diyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2017 Cumartesi

Metabolizmayı hızlandıran besinler ve 10 tüyo


Kışın rehavetinden kurtularak metabolizmamızı hızlandırmak için hayatımıza dahil etmemiz gereken besinleri Hastane Derindere Beslenme ve Diyet Uzmanı Meltem Şeniz Toksoy anlattı.

Metabolizma neden yavaşlar


Daha önceki yıllara göre az yediğiniz, beslenme listenizden pasta, kurabiye, sütlü tatlıları çıkardığınız, sıkı bir diyet uyguladığınız halde kilo veremiyor veya geçmişe göre daha az kilo veriyorsanız metabolizmanız yavaşlamış olabilir. Metabolizma hızınızın yavaşlaması yaşlanmanın doğal bir sonucu olabildiği gibi hastalıklardan da kaynaklanabilir. Bedenin dışarıdan aldığı besinleri enerji ve kaloriye dönüştürme yeteneği bozulur ve yakılamayan fazla kaloriler kişiye kilo olarak geri döner.

Metabolizmanın yavaşlaması için kritik yaş 30


30'lu yaşlardan sonra, vücut her 10 yıllık dönemde %2 - %4 daha az enerji yakmaya başlar. Menopoz ve andropoz da metabolizmayı yavaşlatır. Yaptığınız hatalı diyetler, hareketsiz yaşam tarzı, vücut ağırlığınız, cinsiyetiniz, tiroid hormonunun yetersizliği gibi çeşitli hastalıklar ve genleriniz de metabolizmanızın yavaş çalışması üzerinde etkili rol oynar.

Metabolizmanızı hızlandıran 10 ipucu


1. Daha fazla su tüketin.

2. Sabah kahvaltıları ve öğle öğünlerinizi güçlendirin.

3. Akşam yemeklerinizi erken saate çekin ve biraz daha hafifletin.

4. Ara öğünleri asla ihmal etmeyin.

5. İşlenmiş gıdalar yerine doğal besinler tercih edin.

6. Yiyeceklerinizi tuz ve şeker yerine baharat ile tatlandırın.

7. Daha fazla ve sık hareket edin.

8. Kendinizi kesinlikle aç bırakmayın.

9. Sebzeleri çiğ tüketmeye özen gösterin.

10. Kesinlikle öğün atlamayın.

Metabolizmayı hızlandıran besinler


Yeşil çay: Son yıllarda yapılan araştırmalara göre; yeterli ve dengeli beslenen kişilerde yeşil çaydaki kateşininin karın bölgesindeki yağ kütlesini azaltma ve kilo kontrolünde önemli rol oynadığı görülmüştür.

Su: Her gün 2 litre su tüketildiğinde, tokluk hissi oluşarak açlık krizleri azalır. Ayrıca enerji tüketimini de uyarır.

Tarçın: Şeker hastalığında kan şeker düzeyini dengeleyici bir etkisi vardır. Ara öğünlerde yediğiniz meyveleri, üzerini 1 tatlı kaşığı tarçın ile süsleyerek tüketebilirsiniz. Tarçın, yeme isteği ve açlık krizlerini baskılar.

Kırmızı acı biber: Acı biberin içerdiği kapsaisin maddesinin metabolizmayı hızlandırıcı etkisi bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Mate: Santral sinir sistemi uyarıcısıdır. Zihinsel ve fiziksel güçsüzlüğe karşı kullanılır. Açlık ve susuzluk hissini giderir. Metabolizmayı hızlandırıcı etkisi vardır.

Elma sirkesi: Metabolizmayı hızlandırıcı etkisi bilinmektedir. Öğle ve akşam yemeklerinde salatanıza 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ekleyebilirsiniz.

Keten tohumu: Keten tohumu, midede su alarak şişer ve tokluk hissi yaratır. Barsak hareketlerini artırarak dışkılamayı kolaylaştırır. Ayrıca sindirim sistemi üzerindeki olumlu etkilerinden dolayı metabolizma hızını artırır. 1 kase yoğurdun içine 1 tatlı kaşığı keten tohumu karıştırarak tüketebilirsiniz. Mutlaka arkasından 2 su bardağı su tüketin.

Salata: Sebzeler yüksek posa içerikleri nedeniyle sindirim sistemini harekete geçirirler ve kabızlığın çözümünde etkilidirler. 1 tatlı kaşığı keten tohumu ve 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ile tüketilen salata bazal metabolizma hızını artırır.

Zencefil: İçerisindeki maddeler dolaşım ve sindirim sistemini uyarır. Baharat olarak kullanılan zencefil, mide ve barsaklarda oluşan gaz sorununa da iyi gelir.

Ananas: Bromelain denilen proteinlerin sindiriminde etkili olan enzimi içeren ananas; sindirim enzimi içerir ve bu enzim proteinlerin sindiriminde etkilidir. Vücutta oluşan yıkım olaylarını çabuklaştırır. Dolayısı ile metabolizma hızlandırır.

14 Kasım 2014 Cuma

Bu diyet meme kanserinden koruyor

meme_kanseri
Yüksek yağlı birçok yiyecek, obeziteden kalp hastalıklarına ve hatta bazı kanser türlerine kadar çeşitli sağlık sorunlarına neden oluyor.
Kadınlar için düzenli beslenmek ve diyet yapmak çoğunlukla erkeklerden daha önemli. Bunun nedenlerinden bazıları zayıf olmak, ince görünmek ve kendini zinde hissetmek olabilir. Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, “Özellikle sağlıklı olmak için, isteyerek kilo verebiliriz, ama bazen de elimizde olmayan nedenlerden ötürü kilo vermek zorunda kalabiliriz” şeklinde açıkladı.

16 Nisan 2014 Çarşamba

Bir dokunuşla kendinizi baştan yaratın

3gunluk-diyet-programi
Sürekli yeni bir diyet denemekten ve sıkı egzersizlerin görüntünüzde istediğiniz etkiyi yapmadığını görmekten sıkıldıysanız belki de amacınıza uygun bir yol izlemiyorsunuzdur. Vücudumuzun genetik olarak miras aldığı yapı ve eğilimleri nedeniyle geniş basen hatları, üst bedene göre kalın alt beden ve bacaklar, kalın göbek çevresi, vücuda oranla kalın kollar veya sarkan gıdı gibi istenmeyen durumlarda diyet veya spor fayda vermeyecektir.

Çünkü incelme sağlanabilir, ancak kollarımız vücudumuza göre yapısal olarak kalınsa, yine öyle kalacaktır. “Son on yıldır FDA onaylı Lazer Lipoliz yöntemiyle genel anesteziye gerek duymadan yaklaşık bir saat içinde basen, gıdı, kalın kol, göbek bölgesinden yağ alarak, kısaca bir seans içinde rahatsız olunan her bölgeden kurtulmak mümkün” diyen Superplast Estetik Cerrahi Merkezi’nden Op. Dr. Coşkun Taşçı Uygulama sırasında özel bir lazerle yağ alınan bölgenin gerginleştirilerek sarkmamasının sağlandığı ve işlem sonrası hastanın 1-2 saat dinlenmesinin ardından günlük hayatına devam edebileceğini ifade ediyor.

Bunun yanı sıra alnınızdaki hafif çizgilerden, göz çevrenizdeki yaşlanma belirtilerinden, dudak kenarlarınızdaki kırışıklardan kurtulup, taptaze bir gülümsemeyle gençleşmiş bir görünüme kavuşabileceğinizi belirten Op. Dr. Coşkun Taşçı, kişinin ihtiyacına göre farklı yöntemleri kombine ederek istenen görünümü elde etmenin artık bir doğru analiz ve tercih meselesi olduğunu vurguladı.

Taşçı: “Her bölge ve sorun için farklı çözümler söz konusudur. Arzu edilen doğal görünümü elde etmek, sadece tek bir tekniğin, her duruma uygulanmasıyla mümkün olmaz. Uluslar arası onaya sahip güvenilir Kök hücre, lazer biyostimülasyon veya ultherapy yöntemleri arasından hedeflenen bölge, cildin gördüğü hasar derecesi ve boyutuna göre öngördüğümüz etkileri yaratacak olan en uygun yöntemi tercih ederek çalışıyoruz. Teknolojinin sağladığı imkanlar ve klinik tecrübemiz dahilinde işimizi şansa bırakmamaya çalışıyoruz.”