30 Haziran 2014 Pazartesi

Hızlı Saç Uzatmak İçin Maske

parlak-sac-tarifleri
Hızlı saç uzatmak neden gerekli diye aklınıza gelebilir. Fakat hayatın bazı dönemlerinde özellikle bayanlar saçlarının çabucacık uzamasını isteyebilirler.

Bunun bir çok nedeni var. Örneğin; yanlış kesim kurbanı olan bayanlar, yada birisinde gördüğü saç modelini çok beğenip aynısını yapmak için saçlarının uzaması gereken bayanları örnek olarak gösterebiiliriz. Durum böyleyse size hızlı saç uzamasını sağlayacak bir çok yöntemlerden bahsedeceğiz.

1.Hızlı Saç Uzatma Maskesi
Gerekli malzemeler
1 adet turp
1 adet yumurtanın sarısı

Maskenin Yapılışı
1 adet turpumuzu güzelce yıkadıktan sonra iyice rendeliyoruz. Daha önceden kaynatmış olduğumuz su ile beraber rendelemiş olduğumuz turpları bir tencere içerisinde tekrar kaynatıyoruz.Sonrasında bu karışım soğumaya bırakılır. Tencere içerisindeki su ılık hale geldikten sonra yumurta sarısı başka bir kapta çırpıldıktan sonra içerisine eklenir. Evet maskemiz hazır hale geldi. Artık maskeyi kullanabiliriz. Yaklaşık olarak 1 saat süre ile saçlarda beklettikten sonra yumuşak bir şampuan ile saçlar temizlenir. Bu hızlı saç uzatma maskesini haftada en az bir kez denediğiniz takdirde saçlarınızın daha hızlı uzadığını farkedeceksiniz.

2.Hızlı Saç Uzatma Maskesi
Gerekli malzemeler
Badem yağı
vitamin E
vitamin A
sarımsak yağı
dulavrat otu yağı
hint yağı

Maskenin Yapılışı
Yukarıda saymış olduğumuz tüp malzemeler bir kabın içerisine konularak mümkün oldğunda homojen olana kadar karıştırılır. Yanlız karıştırılmadan önce miktar olarak hepsinden bir tatlı kaşığı kadar alınması yeterli olacaktır. Karıştırdıktan sonra saçımıza sürüyoruz. Yaklaşık olarak 2 saat süre ile beklettikten sonra bir şampuan yardımıyla saçlarımızı yıkıyoruz. Bu hızlı saç uzatma maskesini haftada en az 2 kere uyguluyoruz. Deneyenler sonucu bizimle paylaşabilir. Eminiz ki olumlu sonuçlarla karşılacağız.

3.Hızlı Saç Uzatma Maskesi
Gerekli malzemeler
250 gr zeytin yağı
Badem yağı
Sarımsak yağı (kokusuz olanları bulunmaktadır)

Maskenin Yapılışı
Zeytin yağını, birer yemek kaşığı badem ve sarımsak yağı ile karıştırarak masaj yaparak saçlarımıza uyguluyoruz. Yaklaşık 3 saat süre ile saçlarda bekletiyoruz. Bu maske için Özlem Hn.'a teşekkür ediyoruz. Bu da kendisinin yorumu "Ben bu karışımı 3 ay uyguladım üşenmeden tabi hatta 2 günde 1 yaptım saçlarım şu an belimde ki normalde hiçç uzamazdı"

28 Haziran 2014 Cumartesi

Evde basit saç bakımı

saç_bakımı
Evde basit bir şekilde bulabileceğiniz malzemeler sayesinde kendi saç bakımınızı kendiniz yapabilirsiniz. Hiç bir şekilde kimyasal madde ile uğraşmayacağınızdan dolayı çekimserliğe kapılmanıza gerek yok. Dilerseniz evde basit saç bakımı ile alakalı tavsiyelerimze geçelim.

Röfleli Saçlarım Olsun Diyenler
Eğer saçlarınıza röfle görünümü kazandırmak istiyorsanız yapmanız gereken şey, bir avuç kadar sarmaşık yapraklarını 1 lt kadar suyun içerisinde 15 dakika süre ile kaynatmanızdır. Daha sonra saçınızı herhangi bir şampuan ile yıkadıktan sonra hazırlamış olduğunuz bu su ile durulayın.

Kepek Problemi Yaşayanlar
Ara ara karşılaşılan kepek sorunu olanlar için bu tavsiyemiz size göre. Sizinde yapmanız gereken kereviz suyu ile saçınızı yıkamanızdır. Kereviz suyu saç derisini tekrar canlandırarak, derinin pul pul dökülmesini engelleyecektir.

Saçlarınızda Parlaklığı Yakalayın

Saçınızın parlak olması için sirkeli sudan faydalanabilirsiniz. Sirkenin saçlara parlaıklık kazandırdığı uzun zamandır bilinmektedir. Parlaklığın haricinde güçlü de olmasını isterseniz, tavsiye edebileceğimiz tek şey zeytinyağıdır. Zeytinyağı ile saçlarınızı tarayarak saçınızında 2 saat süre ile bekletin. Daha sonra herhangi bir şampuan ile yıkayın. Aradaki farkı göreceksiniz.

Saç Beyazlamasını Önlemek
Saçlarda olağan beyazlamanın önüne geçmey veya geciktirmek için bir avuç kadar sarmaşık yapraklarını 1 lt suyun içerisinde kaynaktarak şampuan ile yıkadığınız saçınızı bu karışım ile durulayın.

27 Haziran 2014 Cuma

Arı Sütünün Saçlar İçin Faydası

ari-sutu-faydalari
Arı sütünün bazı cilt sorunları ve saç dökülmesi probleminde oldukça etkili bir üründür. Bunların dışında sindirim sistemi sorunları ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de aktif rol almaktadır.

Arı sütü; her geçen gün dünya üzerinde kullanımı artmaktadır. Her yeni araştırmalarda yeni bir özelliği keşfedilen şifa deposu arı sütünün faydaları saymakla bitmiyor.

Arı Sütünün Faydalarını Kısaca Anlatırsak
* Karaciğer ve bağışıklık sistemini güçlendirir
* Sindirim sistemi sorunlarını çözer
* Saç dökülmesini engeller, saç derisini güçlendirir,
* Cildi yenileyici, yağ senkronizasyonu düzenleyicidir.
* Vitamin, mineral ve aminoasit bakımından oldukça zengindir.
* Fiziksel yorgunluklarda dinlendirici özelliği vardır,
* Karaciğerin yağlanmasında, zayıflık ve halsizlikte etkilidir.
* Cinsel problemlerin gidericidir,
* İltihaplı hastalıkları çabucacık iyileştirir,
* Sinirsel ve ruhsal bozukluklarda bile kullanılabilmektedir.

Arı sütünün iki farklı ürünü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi doğadan toplananlar, diğeri ise arının bedeninden salgılanan ürünlerdir. Doğadan temin edildiği için, temin edilen bölgenin bitki ve çiçek yapısı oldukça önem arz etmektedir. En çok Çin'de kullanılmakta olup, Amerika ve Kanada gibi ülkelerde de bir çok apiterapi noktaları bulunmaktadır.

Cilt bakımı sitesi olmamız sebebiyle bizim için arı sütünün en önemli özelliği hücre yenileyici özelliği olması sebebiyle deriyi gerdirir, cildi yeniler ve cildin yağ düzeninin korunmasında fayda sağlamaktadır. Yağ düzenini sağlaması bakımından saç derisini de güçlendirmekte ve saç dökülmesini engellemektedir.

Cevizin Saça ve Vücut Sağlığına Faydaları

cevizin-faydalari
Saç dökülmesi ve bakımında cevizin önemi oldukça büyüktür. Cevizin kan damarlarını genişleterek kan dolaşımını hızlandırdığı bir çok kişi tarafından bilinmektedir. Bu makalemizde cevizin insan sağlığı ve özellikle saç olmak üzere belli başlı etkilerinden ve nasıl faydalanılacağından bahsedeceğiz.

Daha çok kan ile beslenen saç kökleri ise daha güçlü olarak dökülmeye karşı direnç kazanmaktadır. Sadece saçlara faydalı olmayan ceviz kalp kiriz riskini azaltmak başta olmak üzere, karaciğer fonksiyonlarını düzenlemekte, cildi temizleyerek siğil giderici özelliği bulunmakta olup bir çok derde deva olmaktadır.

Sağlıklı Beslenme Uzmanı Dr. Dilek Polat ın anlattığına göre ceviz, kalp sağlığı açısından önem arz eder. Doymamış yağ asitler bakımından zengin olması kolestrolu ayarlayıcı ve damar sertliğini giderici özelliği bulunduğunu bahsetti. Dr. Polat saç dökülmesinde ve saçlarının yeterince canlı olmadığını düşünen kişilere cevizin kürü ve yaş kabuğunu tavsiye etmektedir.

Cevizin Kabuğunun Saçlar için Faydası
1.Tavsiye (Prof. Dr. Ahmet Maranki Tavsiyesi)

Yaklaşık olarak 20 adet cevizin sert kabuğunu 5 bardak suyun içerisinde 20 dakika süre ile kaynatınız. Sabah ve akşam yatmadan önce hazırlamış olduğunuz bu su ile saçlarınızı yıkayınız. Gün içeisinde 2 defa yapamayanlar en bir kere bu işlemi yapmalılar. Bir kaç gün sonra saçlarınızdaki dökülmenin azaıldığını ve daha sağlıklı görüldüğünü farkedeceksiniz. Ayrıca bu su saçlarınızın yumuşacık olmasını da sağlayacaktır.

2.Tavsiye
Ceviz yaprağının kaynatılmış suyu banyo yapmak için kullanacağınız suyuna eklediğinizde hızlı saç dökülmelerinde ve saçlarda görülen bitlenmeye karşı oldukça etkilidir.

Cevizin Hastalıklardaki Kullanımı

Ceviz; kanı temizlemede, şeker hastalarında, ergenlik sivilcelerinde, iştahsızlıkta, içerisinde bulundurduğu yağ ile kabızlıkta, kadınlarda akıntılara, diş etlerinde ve saç dökülmesi problemlerinde iyi gelmektedir.

Cevizin genel kullanımı
Cevizin yenilerek tüketilmesinin haricinde aşağıda belirtilern şekillerde de kullanılması fayda sağlamaktadır.

Ceviz çayı: Çayı kaşığı kadar ceviz yapraklarının kesilerek suda kaynatılması ve normal çay gibi içilmesi

Ceviz banyosu: Sıcak su ile doldurduğunuz küvetin içerisinde dilediğiniz miktarda atacağınız ceviz yaprağı ile cilt bakımınızı yapabilirsiniz.

Cevizin Kanserdeki Faydaları
İçerisinde bulundurduğu fitosteroller sayesinde göğüs kanseri, prostat kanseri ve kalın bağırsak kanserlerine karşı koruma sağlamakta bağışıklık sistemini de güçlendirmektedir.

Ceviz En Önemli 10 Faydası
Her derde devası olan şifa deposu cevizin en faydalı olduğu 10 maddeyi sizinle paylaşalım.

* Ceviz kan damarlarının iç tarafını pürüssüz hale getirerek, kanın damar içerisinde rahat bir şekilde dolaşmasını sağlıyor.
* Kolesterolün damarların iç yüzeyini tıkamasını engelliyor. Buna bağlı şişme ve kızarıkları azaltıyor.
* Yüksek kan basıncını, diyabet, kalp hastalıklarını azaltıyor.Kolesterol seviyesini olabildiğinde düşürüyor.
* İçerisinde barındırdığı fitosteroller sayesinde kalın bağırsak, prostat ve göğüs kanseri gibi kanserlerde ultra korunma sağlıyor.
* Beyin gelişmesinde oldukça etkiliri. Anlama, kavrama ve çabuk karar verme yeteneğini geliştiriyor. Bu sebeple sınavlar öncesi veliler öğrencilere bolca ceviz yedirirler.
* Saç dökülmesini engelleyici, saçları kuvvetlendirici ve suyu ile yıkanıldığında saçlara yumuşaklık kazandırmakta
* İçerisinde bulundurduğu melatonin sayesinde gece veya vardiyalı çalışan insanların uyku düzenlerinin bozulduğu zamanlarda, bu problemi ortadan kaldırmaktadır.
* Ayrıca antioksidan olduğundan vücut savunmasında mikroplara karşı oldukça etkilidir. Magnezyum ve bakır olaraktan zengindir.
* Parkinson ve alzheimer gibi hastalıkların görülme olasılığını azaltmaktadır.
* Omega 3 yağ oranı az olan kişilerde uyku bozukuğu ve çocuklarda hiperaktiflik sorunu görülmektedir. Omega 3 bakımından zengin olduğundan bu gibi durumlar kullanlabilmektedir.

26 Haziran 2014 Perşembe

Saç Beyazlamasına Karşı İbrahim Adnan Saraçoğlu Tavsiyesi

Saclarda-Retro-Modasi-Danis-Sac-Kesimi8
Yaşlılığı belirtileri şüphesiz ki saç beyazlamasıdır. İnsan hayatı, kişinin kendisine bakması ile orantılıdır. Nasıl ki yediğine içtiğine dikkat etmeyen insanların çok kısa zamanda sağlık sorunları yaşaması gibi, cilt kırışıklıkları ve saç beyazlaması da insanların kendilerine bakmamalarından dolayı olması gerekenden daha erken olabilmektedir.

Saç beyazlaması henüz başlayanların veya saçlarındaki beyazlamadan kurtulmak isteyenler için profosör doktor ibrahim adnan saraçoğlu nun tavsiyesini anlatalım. İbrahim Adnan Saraçoğluna göre saç beyazlamasını önlemenin yolu doğrudan doğruya boğazdan geçiyor.

Buna göre saç beyazlamasını durdurmak için günde bir tabak sarımsaklı yoğurt yenilmesi tavsiye ediyor. Ayrıca 1 tatlı kaşığı çörek otu yemek de oldukça faydalı.

Eğer saçlara maske gibi bir kür uygulamak isterseniz; Bektaşi üzümü ile Hindistan cevizi yağını karıştırdıktan sonra biraz kavurun. Hazırlamış olduğunuz bu karışımı saçlarınıza sürerek tekrar kendi rengine dönmesini sağlayabilirsiniz

Elleriniz Kışa Hazırmı

Kışın soğuk rüzgarlar, don, kuru hava gibi faktörlerden elleri korumak zordur. Bu şartlara maruz kalan eller kurur, çatlar ve pul pul görünmeye başlar. Evoria.com; yumuşacık ellere sahip olmak isteyen kadınlar için, pratik bakım önerilerini açıklıyor…

Ellerinize kendi kendinize bakım yapmak için 50 ml gülsuyu içine, 1 çay kaşığı gliserin ekleyin. Ellerinize uygulayın ve yarım saat bekleyin. Sonra ılık su ile yıkayın. Eğer ellerinizin karardığını düşünüyorsanız, cilt renginizi açmak için biraz limon suyu ilave edebilirsiniz.

Evde uzun uzun uğraşmak istemezseniz, Evoria.com daha pratik çözümler de sunuyor elbette. Çözüm, el kremleri. Evoria.com elleriniz için papatya, sandal ağacı, fındık yağı, hindistan cevizi içerikli el kremlerini kullanmanın daha iyi sonuç vereceğinin altını çiziyor.

Evoria.com evin içindeki nemin de önemli olduğunu söylüyor ve özellikle kaloriferli evlerde, peteklerin üstüne bir tas su koyarak evin havasını nemlendirmeyi öneriyor. Böylece elinizin ve tüm cildinizin kurumasını engellersiniz.

Özellikle banyo sonrasının ellerinizi şımartmak için en uygun zamanlar olduğunu söyleyen Evoria.com, banyodan çıkar çıkmaz ellerinizi kremlemeyi öneriyor. Eller için hazırlanmış özel kremlerle masaj yaparak, hem yumuşamasını sağlayıp, hem kan akışını düzenleyebilirsiniz.

Sabun içermeyen duş jeli kullanın
Kış aylarında sabun içermeyen duş jelleri kullanmak önemli. Çünkü sabun cildi çabuk kurutur.
Hafif gliserin içeren sabun kullanabilirsiniz ancak özellikle kış aylarında sabundan uzak durmak daha iyi olacaktır.

Banyo öncesinde de bir çeşit ön-banyo olarak düşünebileceğiniz uygulamalar yaparsanız, ellerinizi sabun ve klorun etkisinden de korumuş olursunuz. Evoria.com bunun için, el kreminizin içine biraz limon ve zerdeçal karıştırıp, banyoya girmeden 20 dakika önce elinize sürmenizi öneriyor.

Eldivenler olmazsa olmaz…
Evde bakım yapmak kadar elleri dışardan gelecek soğuktan korumak da büyük önem taşıyor. Kurumuş, kızarmış, çatlamış ellere sahip olmak istemiyorsanız; ellerinizin soğuktan etkilenmemesi için evden dışarı çıkarken yanınıza mutlaka bir eldiven alın.

Bulaşıkları elde yıkıyorsanız da, mutlaka eldiven giyin. Su ve kimyasal bulaşık deterjanları, ellerinizi kurutarak zarar verir. İşiniz sebebiyle sık sık ellerinizi yıkamak zorunda kalıyorsanız, sizin de el bakımına normalin iki katı özen göstermeniz gerekir. Sürekli suyla haşır neşir olanların elleri kurur ve bakım ihtiyaçları artar. Bu uygulamalar ellerin kırışmasına da sebep olur.

25 Haziran 2014 Çarşamba

Cilt kuruluğu nedir?

Cilt-Kurluğu
Cilt kuruluğu sorunu, birçok kadın için kabusa dönüşen ve birçok farklı nedeni bulunan cilt sorunlarından biridir.
Cilt kuruluğu nedir?

Kadınların özellikle yaz aylarında artış gösteren cilt sorunlarından biri olan cilt kuruluğu problemi uygulanacak bazı yöntemler ve alınabilecek tedbirlerle önlenebilir veya tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır.

Cilt kuruluğu sorununu basit yöntemlerle çözmek bu sorunu yaşayan birçok kadının sorunu olsa gerek. Bu konu ile ilgili gerek internette gerekse diğer yayın organlarında çok fazla bilgi ve tavsiye dolaşsa da sorunun nedenlerini tam olarak anlamadan uygulanabilecek çözüm ve tedavi yöntemleri olumlu sonuç vermeyebilir. Bu nedenle uzmanların görüş ve önerilerine uymak en doğrusu olacaktır.

Ciltte görülen kuruluk sorununun tedavi edilebilmesi için öncelikle bu sorunun neden ortaya çıktığını bilmek gerekmektedir.
Cilt kuruluğu neden olur?

Bakımsızlık, bu konunun en büyük tetikleyicileri arasında yer alır. Cilt bakım ürünleri kullanmıyorsanız savunmasız bir cilde sahipsiniz demektir. Bu da çeşitli problemleri beraberinde getirecektir. Bununla birlikte terleme yolu ile kaybedilen sıvının tekrar telafi edilmemesi, kuruluğa ve çatlamalara neden olacağını söyleyebilmek mümkündür.

Cilt, özellikle yaz aylarında daha fazla sıvı ihtiyacı duyar. Özellikle cilt bakım maskeleri ile bunları telafi edebilmek mümkün olacaktır. Ancak cilt kuruluğu, peşi sıra çatlamalar, sarkmalar ve akneler gibi sorunları da fazlası ile beraberinde getirecektir. Cildin bakımsız ve sıvısız kalması sonucu oluşur.
Cilt kuruluğu nasıl giderilir?

Ciltteki kuruluğun kısa zaman içinde kendiliğinden geçmesi mümkün değildir. Sorunun kısa sürede giderilmesi için tıbbi tedavi uygulanabileceği gibi evde doğal yöntemlerle uygulanacak bakım ürünleri ve maskeler ile de problemden kurtulmak mümkündür.
Cilt kuruluğuna karşı bunlara dikkat

Cilt kuruluğunun tedavisi esnasında dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

- Cilt kuruluğu ile mücadele için günlük olarak nemlendirici kremler kullanılmalıdır.

- Çeşitli nemlendirici ve onarıcı cilt maskeleri uygulayarak deride oluşabilecek her türlü problem ortadan kaldırılabilir.

- Uzmanlardan yardım almak istiyorsanız çeşitli cerrahi ya da fonksiyonel alternatif tıp yöntemleri ile tedavi olmanız son derece mümkündür.

- Cildin günlük sıvı ihtiyacını karşılamalısınız. Bu nedenle en az 2,5 litre su tüketimi tüm uzmanlar tarafından önerilmektedir.

Başdan Sona Kış Bakımı

Kışın nasıl giyinmeliyiz, Neler giyelim ? Soğuk havalar cildimize, saçlarımıza ve tırnaklarımıza bile zarar veriyor. Daha önümüzde uzun bir kış mevsimi olduğunu düşünürsek, önlem almakta fayda var.

Bu haberde cilt bakımından diş güzelliğine, sağlıklı saçlardan bakımlı tırnaklara kadar tüm vücudunuzun güzelliği için önemli ipuçları bulacaksınız. Sayfaları çevirerek kışa ve soğuklara rağmen güzelliğinizi ve sağlığınızı nasıl koruyacağınızı öğrenebilirsiniz.

1. Cildinize destek olun
Kışın kuru ve soğuk havası ciltteki nemi adeta emer. Bu durum da deride kurumaya, çatlamaya ve dökülmeye neden olur. Cilt hücrelerinin bu kaybı, yağ üretiminin artmasıyla kısacası akne oluşumuyla aynı anlama gelir. İşte kış boyunca mücadele etmeye çalıştığınız zamansız sivilcelerin de sırrını çözdünüz. Dışarı çıktığınızda soğuk havanın, kapalı ortamda kaloriferlerin bedeninizden eksilttiği nemi telafi etmek için yoğun nemlendiriciler kullanmaya ihtiyacınız var. Gün içerisinde en azından sekiz bardak su içmek de pastada büyük bir pay sahibi. Yaşadığınız ortamda yapacağınız minik değişiklikler de (Örneğin kaloriferin üzerine koyacağınız taze bir kase su ya da satın alacağınız bir nem makinesi) bu eksiği giderecek.

2. Kışlık cilt bakımı
Kullanacağınız nemlendiricinin içeriği oldukça önemli. Öncelikle ürünün nem tutucu özellikte olması (Gliserin ve hyalüronik asit gibi içerikler nem tutucudur) şart. Diğer bir şart ise, yağ gibi gözenekleri kapatacak (Böylece nemi gözeneklere hapsedecek) içerikler barındırması. Temizleyici olarak kullanacağınız ürünün de cildinizin nem seviyesini düşürmemesi gerekiyor tabii. Demek istiyoruz ki; eğer kullandığınız ürün köpük formundaysa ve kullanım sonrasında cildinizin gerildiğini hissediyorsanız temizleyicinizi kremsi yapıda olanla değiştirin. Peeling yaparken retinol, glikolik asit ve laktik asit gibi eksfoliyant özellikte ürünler kullanacaksanız, kış aylarında haftalık uygulama sayısını azaltabilirsiniz. Daha nazik formüller tercih etmek de diğer bir alternatif tabii…

3. Sağlığınızı koruyun
Kış aylarında egzama, sedef, seboreik dermatit ve rozasea gibi cilt problemleri daha vahim bir hal alabilir. Örneğin cilt yüzeyinde hassasiyet olarak beliren egzama, kış aylarında çok daha kızarık görünür. Bu sebeple egzama rahatsızlığı yaşayan kişiler ağır sentetik kumaşlar yerine, sürtünmeyi azaltacak pamuklu giysiler tercih ederek ciltlerini soğuğa ve rüzgara karşı koruyabilirler.

Cilt hücrelerinin kendilerini beş kat daha hızlı yenilemelerinden kaynaklanan sedef hastalığı ise uzmanlara göre sıcak duştan uzak durmayı gerektiriyor. Ayrıca sabun içeren ürünleri yalnızca terleyen bölgelere uygulamakta fayda var. Duş sırasında ciltte aşınmaya neden olabilecek lifleri vücuttan uzak tutmak ise diğer önemli nokta.

Kuru ve soğuk havada pullanma ve dökülme olarak görülen seboreik dermatiti normal seviyelere indirebilmek ise şampuan işlemini azaltmak ve uygun bir ilaç kullanımıyla mümkün olabiliyor. Eğer rahatsızlığınız ileri boyutta seyrediyorsa dermatologunuza danışmanızda fayda var.

4. Güzellik içten gelir
Doğanın bahşettiği birbirinden faydalı meyve ve sebzelerin parlak renkleri, onların sorunlarla savaşma kapasitelerinin de bir işareti. Renklerine göre basitçe dört ayrı gruba ayırabileceğimiz meyve ve sebzeler farklı spesifik yararlara sahip. Turuncu ve sarı olanlar, bol miktarda beta-karoten içeriyor. Cilde faydaları bilinen C vitamini ise bu grubun üyelerinin en bilinen etkisi. Serbest radikallerle savaşan ve kolajen üretimini destekleyen bu ikiliyi kışın yaygınca bulabileceğiniz narenciye ile vücudunuza alarak bağışıklık sisteminizi güçlendirebilirsiniz.

Kırmızılar, “yıldız antioksidan” likopenin baş kaynağı. Bu grubun lezzetli üyeleri güneşin zararlarına karşı cildi koruyor. Böylece güneş koruyucuyu atladığınız zamanlarda en azından cildinizi içeriden korumuş olacaksınız. Yeşil renkli besinler, C vitamini, folik asit ve kanserle savaşan içerikler barındırdıklarından bu dört grubun lideri konumunda. Mavi ve mor olanlarsa, meyvelerin en yüksek konsantrasyonda antioksidan barındıran grubu. Bu dört gruba ait sebze ve meyveleri özellikle kış aylarında tüketerek bağışıklık sisteminizi ve cildinizin dayanıklılığını güçlendirebilirsiniz.

5. Katiküller hassastır
Dermatologların kış aylarında kadın hastalarından en çok duydukları şikayetin saç kaybı ve tırnak kırılması olduğunu biliyor muydunuz? Cildinizin bir parçası olan saçlarınız ve tırnaklarınız, kış hasarının işaretlerini çoğunlukla en önce gösterir (Bakınız: Çatallanmış saç uçları ve soyulan tırnaklar). Tıpkı cildiniz gibi düzenli neme ihtiyaç duyan saçlarınızı, durulanmayan kremler ya da derin nemlendiricili bakım kremleri ile neme doyurun. El kremiyse çantanızda cep telefonunuz kadar önemli bir yer tutsun. Kış ayları boyunca her gün yeteri kadar B vitamini takviyesi almak saçlarınızın ve tırnaklarınızın yapısını destekleyecek. Ayrıca ısıtıcılı saç şekillendiricilerin kullanımını haftada bir ya da iki kereyle sınırlayarak zarar görmelerini engelleyebilirsiniz.

6. Banyo ritüelinizi değiştirin
Duş ve banyo rutinine biraz farklılık getirmenizde fayda var. Cildinizi kurutacak güzel kokulu ve aromalı sabunları hemen şimdi çöpe atın. Nemlendirici vücut jellerini tercih ederek, cildinizi duş sırasında dahi nemlendirebil-meniz mümkün. Bir keyif haline getirdiğiniz ve saatlerce suyun altında oyalandığınız duş anlarınızı mümkün olduğunca kısaltın ve banyo sonrasında cildinize nemlendirici uygulamayı sakın ihmal etmeyin. Böylece cildiniz yaz aylarındaki kadar canlı görünecek.

7. Mükemmel gülümseme
Kış mevsiminin zorlukları ve mevsimsel stres, size gülümsemeyi unutturabilir. Fakat hiçbir şey yüzünüzü koca bir tebessümden daha güzel gösteremez! Evde uygulanabilen diş beyazlatma kitleriyle gülüşünüze aydınlık bir ifade katabilirsiniz. Bu durum hem sizin hem de çevrenizdekilerin keyfini fazlasıyla yerine getirecek. Tabii kontroller için diş hekiminizi de düzenli olarak ziyaret etmeyi ihmal itmeyin.

23 Haziran 2014 Pazartesi

Kış Aylarında Cilt Bakımı Tavsiyeleri

Kış aylarında hepimizin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri de hiç şüphesiz çatlayan ve kuruyan cildimizdir. Bu yazımızda sizler için kış aylarında cilt bakımı tavsiyelerini hazırlamaya çalıştık.

Kuru cilt yapısına sahip bayanların kış aylarının soğuk ve yağışlı günlerinde evden çıkmadan önce güneş koruyucusu krem kullanmalarını tavsiye etmekteyiz.

Kış aylarında yanınızdan ayırmayacağınız ve çantanızın bir köşesinde mutlaka bulunması gereken nemlendirici kreminizi sıklıkla kullanmanız cildinizin kurumasını ve çatlamasını önlemenize yardımcı olacaktır.

Ellerinizin pamuksu halini kaybetmek istemiyorsanız eldivenlerinizi dış ortamlarda mutlaka kullanmalı ve el kreminizi kullanmanızı tavsiye ederiz.

Dudaklarınızın çatlamasını ve yara oluşmasını önlemek için dudak balmlarını periyodik olarak kullanmanız çok faydalı olacaktır.

Su içmeyi bir alışkanlık haline getirmeniz ve günden en az 8 bardak su içmeniz cildinize çok iyi gelecektir.

Evinizde kalorifer, soba gibi ısıtma sistemlerinin havayı kuruttuğunu unutmamalı ve sıkça kullandığınız ortamlarda havayı nemlendirici cihazları kullanmanızı tavsiye ederiz.

20 Haziran 2014 Cuma

Cildinizi maya ile güzelleştirin

cildinizi-maya-ile-guzellestirin

Diyet
Sağlıklı bir diyette yer alan besinlerin vücudun tüm gereksinimlerine yanıt vermesi gerekiyor. Maya bu gereksinimlerin büyük bir bölümünü karşılayabilecek nitelikte. Zayıflama diyetleri bazen bağırsak bakterilerine zararlı olabiliyor. Maya bu durumda dengeleme görevini üstleniyor ve bağırsaklardaki yararlı bakterileri güçlendiriyor.

Güzelliğiniz için Güzelliğin sırrı mayada saklı. Onunla saçlarınıza masaj yapın, sütte eriterek yüzünüze ve ellerinize sürün. Güzelliğiniz için ihtiyacınız olan tüm gereksinimleri karşılayacak kadar zengin olan mayayı mutfağınızdan eksik etmeyin.

Vücut ve yüz bakımı
Yüzünüzü nemlendirmek ve dış etkenlere karşı korumak için mayadan yararlanabilirsiniz. Yüksek dozda protein içeren maya, cilt dokularının yeniden yapılanmasını sağlıyor. Cildin daha güzel ve pürüzsüz görünümüne yardımcı oluyor. Protein, ayrıca cildin oksijen almasını sağlayıp beslenmesine katkıda bulunuyor.

Mayanın içeriğindeki yüksek potasyum miktarı, dokularda biriken toksinleri dışarı atarak cildin artık maddelerden arınmasını sağlıyor. Böylece cilt adeta yenileniyor. Maya, cildin mat ve pürüzlü görünümüne yol açan mide sorunlarını gideriyor.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek cilt alerjilerini önlüyor. İçeriğindeki B2 ve B6 vitaminleri sayesinde cildin yağ dengesini ayarlayarak akne ve sivilceye karşı etkili oluyor. Maya, deyim yerindeyse cildi hem içerden hem de dışardan besliyor.

Saçların bakımı
Maya özellikle stresli dönemlerde saçların dökülmesini önleyip sağlıklı uzamasını sağlıyor. İçeriğindeki B5 vitamini, saç sağlığı için çok önemli olan keratin oluşumunu uyarıyor. Keratin, saçların dökülmesini önleyip daha hacimli ve gür görünmesini sağlıyor. 4 çorba kaşığı toz mayayı 1 bardak ılık suda eritin. Saç diplerine früksiyon yaparak yedirin. Birkaç dakika bekledikten sonra bol suyla durulayın.

Ellerin bakımı
Maya ellerin de dostu. Akşamları yatmadan önce 1 kahve fincanı ılık süte 1 tatlı kaşığı yaş maya ilave edip eriyinceye kadar karıştırın. Hazırladığınız bu doğal el kremini ellerinize masaj yaparak yedirin. 10 dakika bekleyip ılık suyla yıkayın. Ellerinizin yumuşacık olduğunu fark edeceksiniz. Özellikle soğuk havada çatlayan ellere iyi geliyor.

Cilt bakımı
Mayanın cilde yararları antik çağlardan beri biliniyor. Antik Mısır’da kadınlar güzelleşmek için mayayı ciltlerine sürerlermiş. Ayrıca mayanın mikrop öldürücü özelliklerini keşfedip yara merhemi gibi kullanırlarmış. Yaraları dezenfekte etmek ve çabuk iyileşmesini sağlamak için yaranın üzerine maya sürerlermiş,.

Mayadaki vitamin ve mineraller cildin her türlü gereksinimi sağlayacak kadar zengin. Özellikle akne ve sivilceli ciltlere çok yararlı. Karaciğeri toksinlerden arındırıp, temizliyor ve ciltteki aşırı yağlanmayı önlüyor.

Maya ile cilt maskesi hazırlayın
Maya ile hazırlanan maskeler sorunlu ciltleri iyileştiriyor. 2 çorba kaşığı yaş mayayı bir kaseye alıp 1 çorba kaşığı ılık su ilave edin ve yoğun bir krem kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Göz ve dudak çevresi dışında tüm cildinize yuvarlak hareketlerle masaj yaparak yedirin. Kuruması için 10 dakika kadar bekleyin. Cildinizi hafif ıslatılmış bir parça pamukla temizleyip, önce ılık suyla sonra soğuk suyla durulayın ve havlu ile tampon yaparak kurulayın. Bu maskeyi 20′li yaşlardaysanız ayda bir kez, 30″lu yaşlarda iseniz on beş günde bir, 40′lı yaşlarda iseniz haftada bir, 50′li yaşlarda ise haftada iki ya da üç kez uygulayabilirsiniz.

14 Haziran 2014 Cumartesi

Cilt Tipleri

cilt-tiplerri
Cildimizin tazeliğini kaybetmesine neden olabilecek etkenleri inceledikten sonra sıra, kendi cilt analizimizi yapıp onun hangi tipe girdiğini bilerek önlem olmaya geldi. Genellikle hepimiz cildimizi tanırız. Ne de olsa doğduğumuzdan beri hiç ayrılmaksızın birlikte yaşıyoruz. Cildimizi tanımamızın yanında önemli olan bir diğer nokta da; cildimizin ihtiyacını tespit ettikten sonra, onun bozulmasına yol açacak faktörlere karşı önlem olmamız, doğru ürünlerle desteklememiz ve aynaya tığımızda yüzümüzde göreceğimiz memnuniyettir.

Her birimiz berrak, gergin bir tenle dünyaya gelirirz. Fakat ne yazık ki, yıllar geçtikçe cildimiz zamana yenik düşerek çeşitli cilt tiplerine dönüşür. Eğer cildinizde aşağıdaki belirtileri gösterirse sorunlar var demektir.

Bunlar nedir bir bakalım:
* Erken yaşta oluşan kırışıklıklar
* Lekeler
* Mat-gri bir görünüm
* Aşırı yağlılık
* Deride pullanma
* Kılcal damarların belirginliği
* Büyük gözenekler
* Siyah noktalar
* Sivilceler
* Güneş hasarı
* Gevşeme

Cildimizin tipi yaşadığımız ortamla birlikte çizgilerin oluşumuna zemin hazırlar. Yirmi beş yaşından itibaren cildimizin yenilenme temposu yavaşlamaya başlar. Mimik çizgileri de kırışıklara uygun ortamı hazırlar. Bu yaştaki kişiler için söyleyebileceğimiz felsefi anahtar sözümü: "Gençliğinizi Korumak İçin Mutlaka Önlem Alın".

Bu yaşlarda cilt temizliği çok önemlidir. Cildimizin esnekliğini iyice sağlayalım; kırılma noktalarına fırsat vermeyelim. Bunun için cildimizin tipine uygun bir nemlendirici kullanalım.

Otuzlu yaşlarda ise aynaya baktığımızda ilk kırışıklıkların şokunu yaşarız. İsabetli ürünler kullanmıyor, bakım yapmıyorsak hele bir de güneş tutkunu isek yaşadığımız şok artabilir.

Otuz yaş işi ciddiye almanın tam zamanıdır. Onarıcı gece kremleri bu yaşın hizmetindedir. Peki bu kremler ne yapar da cildimizi onarır? Bu sorunun cevabını sitemizde gece kremleri ile ilgili yazılarımızı okuyarak öğrenebilirsiniz.

40 yaşına gelindiğinde, cildin diriliğini sağlayan lifler azalır, yağ bezlerinin faaliyeti düşer. Bu durum cildin koruyucu mantosunu zayıflatır. Bu yetersizlik nedeniyle incelen cilt, su kaybının önüne geçmez, hayati dengesi için gerekli olan nemi koruma gücünü yitirmeye başlar. Bu yüzden cilt yüzeyinde ince bir tabaka oluşturarak, ona kalkan görevi üstlenecek besleyicilerle donanmış güçlü bir koruyucuya ihtiyaç vardır. Yüz kasları zayıflamaya, derideki renk hücreleri de bozulmaya başlar. Yaşlılık lekeleri de bu dönemde kendini gösterir. Keratinleşmiş ölü hücreler üst üste yığılarak cilde mat, yorgun ve cansız bir görünüm verir.

Kısaca özetleyecek olursak cilt denen fabrikanın hücre üretimi iyice yavaşlar. 40 yaşına geldiğimizde cildin hücre üretim desteğini, daha yoğun maddelerle donatılmış serumlar, gece kremleri, peelingler ve maskeler kullanarak takviye etmemiz şarttır.

Genetik faktörler, hormon eksikliği, güneş ışınları ve geçen yıllar, kırışıklıkların doğum adresi olan orta ve üst deriye etkilerini hızla yayarak cildin yaşlanmasına neden olurlar. Uygun ürünlerle bakım yapılmış cilt, pırıl pırıl, esnek, canlı ve genç görünümlü olur. Cilt elmas gibidir, profesyonel bir bakım ve onarımla yenilenmiş, genç bir cilt ortaya çıkar.

Cilt güzelliğinde beslenmenin önemine de değinmeden geçemeyeceğim. Çünkü güzelliğimiz yediğimiz besinlerle içten tamamlanır. Sadece dışarıdan verilen ürünlerle bu yapı güçlendirilemez. Günde 2,5 litre su içtiğimizde; gün boyu idrarla 1,5 litre, terlemeyle 0,4 litre, nefes verirken 0,4 litre kaybettiğimiz suyu geri kazanırız.

Su, gıdaları eriterek vücudun kan yapımını ve dolaşımını olumlu yönde etkiler. Böbreklerimizin temizlenmesine yardım eder. Vitaminlerin çözünmesini sağlar. Öğün atlamadan, gerekli vitaminler, ptoteinler, yağlar ve karbonhidratlar arasında iyi bir denge kurarak beslenmemiz yalnız güzelliğimiz için değil, sağlığımız için de son derece önemlidir. Sağlığın olmadığı yerde zaten güzellik de olmaz.

Doğru cilt bakımı için cilt tipini tanımak neden önemlidir?
Eczaneler ve satış noktalarında müşterilerle ilgilenen ürün danışmanları cildin o anki durumuna bakarak ürün verirler. Oysa cilt durgun su gibi hep aynı kalmaz. Cildin yağ ve nem dengesi; çevre koşullarına, strese, hastalıklara ve iklime göre değişir. Düzenli aralıklarla yapılan cilt kontrolü bu nedenle büyük önem taşır.

Şimdi geldiğimiz nokta ise; bu kitabı yazmamdaki en büyük etken. Yani cildinizi derinliğine tanıyıp, takip etmeniz ve doğru ürünlerle destekleyerek bu değerli giysinizi yaşam boyu üzerinizde ihtimamla taşımanıza yardımcı olmak.

Meslek hayatımda, bütçelerinde derin gedikler açılan ve yanlış verilen ürünlerden yarar yerine zarar gören öyle çok insan tanıdım ki, yüzlerinin ifadesi hâlâ aklımdadır. Kulaktan dolma bilgi ile kendi fikrine göre aldığı ürünlerden bir ayda mucize bekleyenler gördüm. Bunlar, bilmeyen ve bilmediğinin farkında olmayan insanlardı. Bazıları ise aklına geldikçe ürünü yüzüne sürer, bakımı günlerce unutur. Bu kişilere dünyanın en etkili ürününü de verseniz etkisini asla ciltlerinde göremezler. Bazen kozmetik ürünler, banyonun renklerine uyacak şekilde alınır, raflarda aksesuar yerine geçerek banyonun süsü olmaktan öteye gidemez ve öylece durur.

Bazılarımız da güzel giyim eşyaları, elbiseler ayakkabılar almak için zaman ve para harcayıp yorulmaya razı oluruz da, bu canlı mekanizmaya önem vermeyi unuturuz. Oysa ki, yağlı, siyah noktalarla kaplı, genişlemiş gözeneklerle dolu yo da tam tersi pul pul olmuş kuru bir cilt, kırışıklıklarla haritaya dönmüş bir yüz, ne kadar zarif giyinirsek giyinelim hiç güzel görünmez.

Çevremize baktığımızda, herkesin farklı vücut yapısında olduğunu görürüz. Bu nedenle 38 veya 40 beden tabirlerini de sıkça duyarız. Büyük bedeni olan kişiye, küçük bedenli bir insanın giyebileceği elbiseyi giydiremezsiniz. Aksi halde ortaya çok abes bir görüntü çıkar.

Kozmetik ürünler de cildin büründüğü fark edilemeyen bir giysidir. Cilt yapısına göre ürün kullanmak, kişinin ait olduğu beden ölçüsüne göre elbise giymesine benzer. Zaman içinde zayıflayan ya da şişmanlayan insanın, giysileri bedenine uyum sağlamaz. Ciltler de, bazı süreçlerde çeşitli nedenlerle değişir. Bu değişimin sonunda tenle ürün uyuşmazlığı meydana gelir.

Meslek hayatımda karşılaştığım insanların pek çoğu, memnun kaldım diyerek aynı ürünü senelerce kullanmışlardı. Bu durum; vücudu ne kadar değişime uğrarsa uğrasın, hep aynı beden elbiseyi giyen insanların haline benzer. Önerim; teninizi doğru ürünlerle destekleyip tamir ederek, en ideal cilt tipi olan "normal cilt" durumuna getirmenızdir. Bu cilt tipinde, su ve yağ ikiz kardeş gibi birlikte olup, cildin genel dengesini yeterince sağlar. Aksi takdirde sorunlar olur.

Tüm katlarına, yapısını tetkik etmek üzere yaptığımız uzun seyahatten sonra, bir de cildimize dev aynasıyla göz atalım. Önce, gözenek adını verdiğimiz cilt denen üretim merkezinin atıklarını ve salgılarını yolladığı bacaya benzeyen deliklere bir bakalım.

Cilt Tipinizi Öğrenmek İçin Şu Sorular Önemlidir
* Yüzünüzdeki gözenekler iri mi?
* İçleri dolu mu, boş mu?
* Cildiniz sıkça yağlanıp, parlıyor mu?
* Parlaklığın yanında pul pul olmuş bir görünüm var mı?
* Peki, sivilceler yanardağ gibi mi yoksa ufacık mı?
* Kılcal damarlar sığ deniz misali bakınca görülüyor mu?
* Kırışıklık, gevşeme yo do sarkma var mı?
* Banyodan sonra gerilme oluyor mu?

Yüzünüzü temizledikten yarım saat sonra cildinizi iyice inceleyerek cildinizin tipini belirleyecekseniz. Aman dikkat! cildiniz normal halde iken veya temizleme işleminden yarım saat sonra, cildin doğal salgıları harekete geçince cilt tanımı yapmak son derece önemlidir. Aksi takdirde cilt tipnizi yanlış tespit edebilir, sizi ve karşınızdakini yanıltıp, yanlış cilt ürünü almaya yönlendirebilir.

Hangi cilt tipine giriyorsunuz?
Mutlaka aşağıda liste halinde bulunan cilt tiplerinden birisine sahipsinizdir. Eğer cilt tipinizin ne olduğunu biliyorsanız yanındaki linklere tıklayarak ilgili yazıları okuyabilirsiniz.

* Kuru cilt
* Normal cilt
* Karma cilt
* Olgun cilt
* Yağlı cilt
* T bölgesi yağlı karma cilt
* a) Problemli yağlı cilt,
* b) Problemsiz yağlı cilt

Hassasiyet; her cilt tipinde oluşabilir ancak bakımla zaman içinde düzelir. Mesleğim boyunca karma, akneli hatta yağlı tenlerde bile hassasiyete rastladım ve bu ciltlerdeki sorunları düzeltmeye çalıştım. Böyle durumlarda kişiye ilk ürün verdiğinizde, önce teninde test edip, en hafif dozdan başlamanız sonra da ürünün etkisini dikkatle tetkik etmemiz gerekiyor.

Asıl mesele hassas cildi, normal cilt haline getirmektir. Bu süreç, bazen 3, bazen de 6 ayı bulur. Eğer bu amaçla kullanılan ürün bırakılacak olursa cilt hemen eski haline döner. Çünkü bu cilt tiplerinde cilt bakımı demek, adeta yetersiz olan koruma duvarını inşa etme demektir.

Cilt tanısında su ve yağ oranı, karakteristik özellikleri saptamada önemli kriterler oluşturur. Vücutta su oranının yeterli düzeyde olması ve tutulması önemlidir. Su alımı, hipotalamustaki susama merkezinin denetimi altındadır. Yetişkin bir insan su ihtiyacının ortalama 1000 ml'sini sıvı içeceklerden (çay, ayran, meyve suyu, çorba, su), 1200 ml'sini ise besinlerin bileşiminde bulunan sudan (sebze, meyve, et vs.) karşılar. Vücutta karbonhidrat, yağ ve proteinlerin yanması sonucu, 350 ml metabolik yani endojen su oluşur

Hücredeki biyokimyasal tepkimeler su sayesinde gerçekleşir. Besin sindirimi, emilen besin öğelerinin dokulara taşınması ve hücrelerde kullanılması, zararlı atıkların atılması için su mutlaka gereklidir. Vücudun % 20 oranında su kaybetmesi yaşamı tehlikeye sokar. Cildin nem oranını düzenleyen faktörler arasında, "kollajen" %60 ile bu süreçten en fazla sorumlu öğedir.

Cilt türümüzün oluşması ergenlik dönemiyle başlar. Ana hücre üreten bezlerin etkisiyle, yağ ve ter bezleri tam büyüklüklerine ulaşırlar. Bazı ciltlerdeki rahatsızlıklar da işte bu dönemde ortaya çıkar.

Yağlar hem enerji deposu hem de biyokimyasal ham madde niteliği taşır. Bu faktörlerin eksikliğinde veya fazlalığında problemler oluşur. Cildimiz, işlevini gerçekleştirmek ign su, yağlar ve suda çözülebilen doğal elemanlardan oluşan bir emülsiyon üretir. Bu elemanlar arasındaki denge veya dengesizlik cildimizin oluşumunu etkiler.

Yağlı Cilt Tipi

yagli-ciltler
Yağlı cilt sebum salgısı çok fazla olan bir cilt tipidir. Özellikle alın, burun ve çene kısmı oldukça parlak bir görüntü sergiler. Yağlı cilde sahip kişilerin gözenekleri çok fazla açık ve porları geniş olmaktadır. Yağa bağlı olarak siyah nokta sorunları çok fazla olmaktadır.

Yağlı cilt tipinde sebore adı verilen yağ bezlerinin, sebum adı verilen yağ salgısını fazlaca salgılaması sonucu cilt sanki bir yağ tabakasıyla kaplı gibi görünüm alır. Bir tek avantajı vardır; o da çevreye karşı cildi koruyan etkin bir kalkan olmasıdır. Bu durumda cildin pH derecesi bozulur ve normal bakteri tabakası da ortadan kalkar. Boşalan yeri mikroplar işgal eder. Derideki her bir santimetrekareye yaklaşık 10.000 mikrop düşer. Böyle ciltlerde, gözenekler iricedir ve cilt parlak görünümlüdür. Uzun yıllar diri kalır, daha az çızgilenir. En büyük dezavantajı bakım yapılmadığı zaman sarkmasıdır.

Burada önemli olan, cilt problemleri ilk sinyallerini vermeye başladığında deneyimli bir uzman kontrolünde olman isabetli ürünlerle cildin temizliğine ve bakımına son derece dikkat ederek sabırla devam etmek, (ileride aknelı cildin bakımında etraflıca bilgi vereceğim). Ben de böyle bir cilt tipine sahip olup senelerce uğraşmıştım. Kullanmadığım antibiyotik ve merhem kalmamıştı. Şimdi bile, cildimin temizliğine ve bakımına önem vermezsem sivilceler ve de siyah noktalar belirmeye başlıyor. Ben bu durumu özenle korunmayan ülkelerin düşmanlar tarafından istila edilmesine benzetiyorum.

Cildimizi kozmetik ürünlerle donatmamız pH dediğimiz seviyeyi güçlü tutarak pataojen bakterilere'meydan vermememiz, dıştan yaptığımız bakımla içerideki yapıyı disipline etmemizdir. Yağlı ciltlerde gözenek açık olduğu için süt yerine jel kullanılır. Antiseptik ürünlerle bakım yaparken haftalık maskelerle özellikle kil maskesiyle destekleriz.

Eğer cildinize iyi bakmazsanız, çok sık olarak akne problemi yaşarsınız. Bu sebeple erginlik dönemindeki gençlerin daha dikkat etmesi gerekir. Bu tür cilt tiplerinde yağ oranlarını dengelemek amacıyla belli aralıklarla kontrole gitmekte fayda vardır. Akıllıca seçilen doğru kozmetik ürünlerle cildi dengelemesini basit bir şekilde yapabilirsiniz. Bu cilde verilecek ürünler cildin durumuna göre bölgesel olarak, uygulanır. Örnek olarak haftalık maskeler kullanllırken nem depo edici maske ve gözenek sıkılaştırıcı maskelerin kullanımında fayda vardır.

Yağlı Cilt Tipinin Belirli Özellikleri

* Nem oranı düşük olan yağlı cilt genel de gözenekleri iri ve kepekli olmaktadır.
* Yağlı cilde sahip olanların makyajları pek tutmamaktadır. Bu sebeple uygun bir fondoten seçimi ile bu sorunun önüne geçilmeye çalışılabilir.
* Yağ üretiminin fazla olması sebebiyle gözenekler tıkanabilmekte, siyah noktalar olabilmekte, sıklıkla akne sorunları görülmektedir.

Yağlı Ciltlerin Temizliği
Yağlı cilde sahip kişiler mümkün olduğunca ciltlerini temizlemek, yağlı görüntüden kurtulmak isterler. Bunun için de su kullanırlar fakat bilindiği üzere su yağa pek etki etmez. Bu sebeple yağ, yağ çözücü ürünler ile temizlenebilmektedir. Bunun için deterjan özelliği olmayan bazı meyve asitli temizleyiciler kullanılabilir. Su ile temizlerken de sabah akşam temizliği önerilmektedir. Gözenek sıkılaştırıcı toniklerde kullanılabilir, Aslında gözenekler küçülmez. Temizlendiği için büzüşür olarak algılanır. Yani parlak olan cilt temizlendiğinde açık olan gözenekler sanki küçülmüş gibi hissedilir. Yağlı ciltte tonik çoğu kez şarttır. Sabun ve su ilişkisi sabunların özelliğine göre değişir. Katı sabunlarda meyve özlerine yakın ph değeri uygun sabunlar kullanılabilir. Cilt 5- 5,5 ph değerleri arasındadır. Bu değerleri bozacak türden ürünlerinden kaçınılmalıdır.

Cildi yağlı olan kişiler, ciltlerini temizlemek için süt formundan ziyade jel formunda olan ürünleri tercih etmesi gerekir. Bunların içerisinde bulunan alkol oranı yüksek olması ve kolay köpürebilir olmasından dolayı gözenekerlin içerisine girerek temizlenmesini sağlarlar ve gözenekleri sıkılaştırırlar. Makyaj yapan bayanların pudralı ürünler kullanmalarını yukarıda bahsetmiştik. Bunun dışında içerisinde yağ bulunduran fondatenleri kullanmamalarını tavsiye ediyoruz.

Hassas bir cilt tipi oldukları için akne ve sivilce oluşumuna uygundur. Bu sebeple içerisinde yağ bulunduran ürünler değilde losyon bazlı ürünler kullanmalıdırlar.

Kuru Cilt Tipi

cilt_kurumasi
İnsan derisinin en üst kısmı su ve yağ içeren bir katmandan oluşmaktadır. Çeşitli nedenlerden ve sebeplerden dolayı su ve yağını kaybeden cilt, kurumaya başlar.

Cilt tanımlamasında cildin içindeki su ve yağ oranı dengesinin önemine dikkatinizi çekmiştim. En üstteki derinin su ve yağdan bir barıyer (engel) oluşturarak kendini korumaya çalıştığını zaten biliyoruz. Ciltte oluşan herhangi bir sorunda bu bariyerler çalışmazsa, su ve yağ yönünden fakirleşen deri, cilt hücrelerinde bölünme ve çoğalmanın da yavaşlamasıyla doğal olarak kuru bir hal alır.

Çevremize baktığımızda çoğunlukla otuz beş yaşın üzerindeki kişilerde kuru cilt tipini görürüz. Ünlü Mayo Kliniğinin yaptığı araştırmaya göre kuru cildin kalıtsal bir faktör olduğu belirlendi.

Yaşlanmanın dışında yanlış verilen kozmetik ürünler, sert sabunlar, fazla sıcak ortamlar, troid hastalıkları ve UV ışınları kuru cildi meydana getirirler. Genelde kuaförler, hemşireler, fabrikalarda çalışanlar, kimyasal maddelerle uğraşanlar, inşaat işçileri cilt kuruması riskiyle karşı karşıya olan grubu temsil eder.

Bu cilt tipini yer yer çatlamış, kurak mı kurak bir toprağa benzetebiliriz. Ciltte oluşan bu çatlaklardan içeri giren bakteriler, enfeksiyon, mikroplar, virüsler, doğrudan cildin en derin tabakalarına sızarak kan sistemine dahil olur ve bazı deri hastalıklarına yol açarlar.

Kuru nemli ciltte ise ter salgısının fazla olması durumda, yer yer kırmızı kabartılar görülebilir. Hamamda çalışanlar ve tropikal bölgelerde yaşayanlarda bu cilt tipi oluşabilir. İklim şartlarının ortaya koyduğu durumun yanında; stres, gerginlik, metabolizma bozukluğu, hormonal bozukluk ve menopoz dönemi problemleri gibi içsel koşullara bağlı olarak da bu cilt tipi oluşabilir. Bu ciltlerde kırışıklar daha genç yaşlarda başlar. Bu cilt tipinde üst deri ince, gözenekler sıkıdır. Banyodan sonra iyice gerilir. Deri bazen de pul pul görünüm alır.

Önemli: Cildimiz 18 yaşından itibaren nem, 35 yaşından itibaren yağ kaybetmeye başlar.

Kaybedilen yağ ve nem takviye edilmezse erken yaşlanmaya başlar. Cildimiz 15 derece sıcaklığın üstünde hayati dengesi için gerekli olan, "nemi koruma gücu'nü yitirmeye başlar. Bu nedenle cilt yüzeyinde ince bir tabaka oluşturarak, ona kalkan görevi üstlenecek besleyicilerle donanmış, güçlü bir koruyucuya ihtiyaç duyarız.

Kuru Cildin Genel Özellikleri
Kuru görünmesi ile ön plandadır. Gözeneklerin sıkışık hatta hafifçe bir pudramsı tabaka olabilen, kızarmaya meyilli hassas bir cilt tipdir. En önemli özelliği kızarmaya meyilli olmasını söyleyebiliriz. Su içilmediği kış zamanlarda acı acı sızlamaktadır. Hiç parlama olmamaktadır, mat bir görünüme sahiptir. Eğer kişide cilt çizgisi problemi varsa, bu çizgiler oldukça belirgindir. En çok bakıma ihtiyacı olan cilt tipidir. Neredeyse her gün nemlendirilmesi gerekmektedir.Günlük bakıma ait bilgileri aşağıda detaylıca anlattık.

Bu cilt tipine sahip insanların çok sıcak ortamlardan ve klimalı ortamlardan, güneşli ortamlardan kendilerini sakınmaları gerekmektedir.

Dikkat: Kuru cildi olan insanlar çok su tüketmelidir fakat yüzlerini çok fazla su ile yıkamamalıdır. Bu iki durum iyi anlaşılıp iyi analiz edilmesi gerekmektedir.

Kuru cilt tipi en çok kimlerde görülür?
Kuru cilde sahip olan yaş grubu genelde 35 yaşın üzerindeki insanlarda daha fazlaca görülmeye başlar. Yaşlanmanın getirdiği kuru cilt tipinin haricinde yanlış kullanılan kozmetik ürünleri, sert sabunlar ve içinde bulunan ortamlarda kuru cilde sebep olmaktadır. İçinde bulunan ortamı daha da açıklamak gerekirse, soğuk ve kuru hava şartları, nemsiz ortamlar ve ağır iş şartları bu gruba dahildir.

Kuru ciltlerde karşılaşılan sorunlar
Kuru cilt tipini anlatmanın en kolay kolu, kurumuş ve derin çatlaklar oluşmuş toprak örneğidir. Nasıl ki çatlayan toprak kanallarından içeri birşey sokup çıkarabiliyorsanız, kuruyan ciltler üzerinde oluşan çatlaklardan içeri rahatlıkla giren bakteri ve mikroplar birçok olumsuz hastalıklara sebep olabilmektedir. Kuru cildin en belirgin özellikleri çizgilerin aşırı belli olması ve oldukça hassas olmasıdır. Özellikla alın bölgesinde pullanma olarak görülmektedir. Bunun dışında yanak bölgelerinde de görülebilmektedir. Kişi bazen kaşıntı hissedebilmekte, eğer bu kaşıntı fazla olursa egzema olabilmektedir. Bu gibi durumda hemen uzmana gözükülmesi gerekmektedir. Alın bölgesinde çizgiler daha çok olabilmektedir. Kısaca özetlersek, pullanma, kırışıklık, hassas ve mat bir cilt durumu ortaya çıkar.

Yaşlanma süreci

Normal şartlarda insanlar 18 yaşından 40 yaşına kadar olan dönemde hızlı bir şekilde yağ kaybetmeye başlamaktadır. Kaybedilen bu yağ bir şekilde telafi edilmezse erken yaşlanma dediğimiz olay gerçekleşir. Cildimiz 15 derecen sonraki sıcaklıklarda kendisi için önemli olan su ve yağı koruyamamaktadır ve kurumaya başlamaktadır. Bu yüzden yağ dengesini sağlayacak besinler tüketilmeli, uygun kozmetik kremler kullanılmalıdır. Hatırlatmak fayda var, kuru cilt tipi bazen kalıtsal olabilmektedir. Bu türden insanlar ne yaparsa yapsın ciltlerindeki kuruluğu engelleyemezler.

Kuru Cildin Günlük Bakımı
Bu cilt tipinde bakım öncelikli olarak cilt temizliği ile başlanması gerekmektedir. Bakteri ve mikropları diğer ciltlere göre daha kolay barındırabildiğini yukarıdaki çatlak toprak örneğinde bahsetmiştik. Cilde uygun süt formatında bir ürün ile cildi temizledikten sonra nemlendirici krem ile cildini nemlendirmelidir. Güneşe karşı kendini korumalı, gün içerisinde bolca su tüketmelidir.

Eğer makyaj yapan bir kişiyse, sprey formatında olan nemlendiricileri kullanabilmektedir. Bu şekilde gün içerisinde cildinizi nemlendirmiş ve makyajınızı bozmamış olursunuz. Akşamlar eve dönüldüğü zaman makyaj fazlaca bekletilmeden hemen süt formatında bir ürün ile temizlenmelidir.

Dikkat: Makyaj yapan bayanlar pudralı makyaj ürünlerinden uzak durması gerekmektedir. Zaten kuru olan cildinizi daha da kurutarak erken yaşlanmayı tetiklemekte olursunuz.

Gece yatarken mutlaka nemlendirici krem kullanılarak yatılması gerekir. Bu hem cildiniz için gerekli olan nem ve yağı verecek, hem de cildinizi bir sonraki güne hazırlamış olacaksınız.

13 Haziran 2014 Cuma

Karma Cilt Tipi

Cildi-Kuru-Olanlarin-Bakimi-Nasil-Olmalidir
Ergenlik çağında metabolizmanın tümünü etkileyen hormonal dengesizlik nedeniyle birtakım cilt problemleri oluşur ve bildiğimiz gibi dış ortam da buna zemin hazırlar. Cildiniz hem yağlı hem de pul pul olmuş gibi kuru mu? Teninizde her iki durum da varsa, bilin ki karma cilde sahipsiniz demektir. Bu yazımızda karma cilde dair bazı bilgiler sunacağız.

Karma cilt en sık rastlanan cilt tiplerinden birisidir. Yağlı ve kuru cildin karışımı gibidir. Alın, burun kenarları ve çene yağlıdır diğer taraflar ise kurudur. Konuyu daha da açacak olursak; yağlı bölgelerde gözenekler fazla yağ salgısı yüzünden genişlemiştir, Diğer yerlerde bu salgı az olduğu için gözeneklerin şekli bozulmamıştır.

Bu tür cilt yapılarını dengelemek ve cildi belli aralıklarla kontrole götürmek, cildin yapısını gerçekten iyi bilen, tecrübeli bir kozmetik uzmanının işidir. Akıllıca seçilen doğru cilt ürünleri ile cildi dengelemek son derece kolaydır. Bu cilde verilecek ürünler cildin durumuna göre bölgesel olarak uygulanır. Mesela haftalık maskeler verirken;

a) gözenek sıkıştırıcı maske
b) nem depo edici maske mutlaka kullanılır.

Nemlendiriciler de bu şekilde iki ayrı probleme yönelik sürülür. Yani yağın fazla olduğu bölgeye su oranı yüksek hafif bir nemlendirici, yağ oranı düşük olan bölgeye ise tam tersi yağ oranı fazla nemlendirici sürülür. Karma ciltler için ayrı ayrı bölgesel uygulama yaparız. Sonuçta cilt zamanla dengesini bulur ve derinliğine temizlenir.

Hassas Cilt Tipi

ciltguzelligi
Hassasiyet her türlü cilt tipinde görülebilen bir durumdur. Hassasiyet olarak adlandırdığımız bu durum aslında; ruhsal durumlarda, hastalıklarda ve iklim şartlarında ortaya çıkan veya ırsi olabilen bir durumdur.

"Kuproz" olarak isimlendirilen kılcak damarların deri yüzeyinden görülmekte olduğu kızarık ciltler hassas olmaktadır. İnsanlarda "cilt yaşı" da son derece önem arz etmektedir. Bazı durumlarda kişi genç olduğu halde, cildi yaşlı gözükebilmektedir. Bazen de kişi yaşlı olduğu halde cildi genç bir görünüme sahip olabilmektdir. Yaşı genç olduğu halde cildi kırışanlara, sahip oldukları yaşın üzerinde aylık kür çalışmaları yapması gerekmektedir. Cilt biraz yapılandırıldıktan sonra da yeni duruma göre ürün verilmeli. Yaşına göre cildi genç olanlara ise yaşlarının biraz altındaki ciltlere verilen ürünler uygulamalıdır.

Hassas cilt oldukça ince dokuludur. Soğuk ve sıcağa karşı dayanıksızdır. Genel itibari ile alerjik reaksiyonlara eğilimlidir. Kullanılmakta olan bazı kozmetik ürünler ince deriyi kızartır ve kılcak damarlar rahatlıkla görülebilmektedir. Bu cilt tipine sahip insanlar Güneş altında uzun süre kalacaklarsa mutlaka güneş ışınlarından koruyucu kremler kullanarak dışarı çıkmalılıar. Hassas ciltlerin gece yatarken hafif nemlendiriciler kullanarak yatmasında fayda vardır.

12 Haziran 2014 Perşembe

Cilt Tipinizi Öğrenmek İçin Cilt Testi

dogal-cilt-bakimi
Her insan farklı cilt tiplerine göre dünyaya gelir. Kardeşlerin bile cilt yapıları farklı olabilmektedir. Ve her cildin de kendine özgün ihtiyaçları bulunmaktadır.

Bu ihtiyaçları karşılamak için öncelikle cilt tipinizi bilmeniz gerekmektedir. Şimdi basit bir soru cevap testi ile cildinizin durumunu inceleyim

Eğer aşağıdaki soruları cevabını verirken 3'ten fazla "evet" verirseniz cildinizdeki yağ üretiminin üzülerek yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Hadi teste geçelim.

1- Cildinizde kırışık veya çizgiler var mı?
2- Cildiniz oldukça hassas ve narin midir?
3- Cildiniz oldukça cansız ve mat mı gözüküyor?
5- Cildinizde elastikiyet yani esneklik kaybı var mı?
6- Cildinizde bölgesel veya tümüyle pullanma var mıdır?
7- Parmaklarınızla dokunduğunuzda cildiniz pürüzlü ve sert olarak mı hissediyorsunuz?

Eğer yukarıdaki test sonucunda cildinizin yetersiz yağ üretimi yaptığını keşfederseniz ilk önce yapmanız gereken cildin yağ üretimini destekleyip düzenleyecek bakım yapmanız gerekmektedir.Cildi nemlendirici ve yağ destekleyici tariflerimizi sitemizde arama yaparak bulabilirsiniz.

Yetersiz yağ üretiminde, cildin yağ üretimini destekleyip düzenleyecek bir bakım yapmak şarttır. Cildin nemini sağlayan sentezlemede bir azalma olduğunda üst derideki su kaybı fazlalaşır. Bu da derinin beslenme dengesini bozar ve ciltte kurumaya yol açar. Böyle durumlarda deriye nem kazandırmak tek başına çözüm olmaz. Ciltte salgılanan lipitler, yüzeye çıkarak cildin dış yüzeyindeki suyun tutulmasını sağladıkları gibi, hücreler arasına yayılıp birbirlerine de tutunurlar. Kısaca cilt yeterli yağ üretemezse doğal nemini koruyamaz. Şimdi bir başka cilt testimize geçelim.

Önemli: Cilt testi yapmadan önce cildiniz krem sürülmemiş, makyajsız ve yıkandıysanız en az 30 dakika geçmiş olması gerekmektedir. Yoksa doğru sonuç alamayabilirsiniz.
Cilt Tipi Testi

Kirlenmemiş ve makyajsız cildinizi yıkadıktan yarım saat sonra gözlemleyin. Ne görüp ne hissediyorsunuz? İşaretlediğiniz şıkların içindeki puanları toplayıp hemen altındaki sonuçları inceleyin.
Parlaklık

Hiç Yok (0 puan)
Var, ipeksi (1 puan)
Her yerde kuvvetli (2 puan)

Pürüz

Yok (0 puan)
Var (1 puan)

Gerilme

Yok (0 puan)
Var (1 puan)

Pullanma

Yok (0 puan)
Var (1 puan)

Puanlama

3-5 puan: Çok fazla neme ve aynı zamanda dışarıdan yağ takviyesine ihtiyaca olan kuru cilt
1-2 puan: Yeterli miktarda yağ ve nem içeren normal cilt
0 puan: Bol miktarda yağ üreten, akneye (sivilce) müsait yağlı cilt. Etkili bir temizlik, doğru ve sürekli cilt bakımı gerektirir.
Pratik Cilt Testi

Bir başka cilt testini aşağıda paylaşıyoruz. Bu testteki vereceğiniz şıklara göre en alt tarafta cevabınızı bulabileceksiniz. 4 yanlışın bir doğruyu götürmediğini de baştan belirtelim. İşte testimiz...
1- Cildinizi herhangi bir sabun ve suyla temizledikten sonra nasıl bir hisse kapılırsınız?

a-) Cildim oldukça gergin, sanki yüzüme küçük gelmiş gibi,
b-) Oldukça rahat ve düz hissederim,
c-) Aslında kuru hissediyorum. Hatta bazı bölgelerde kaşınmalar oluyor,
d-) İyi fena değil, oldukça rahat hissediyorum kendimi,
e-) Cildimin bazı bölgeleri iyi iken bazı bölgelerinde kurumalar oluyor.
2- Cildinizi herhangi bir krem temizleyicisi yardımıyla temizlediğinizde nasıl hissediyorsunuz?

a-) Aslında daha iyi gibi
b-) Normal, düz ve rahat hissediyorum
c-) bazen iyi oluyor ama bazende kaşınasım geliyor
d-) oldukça yağlı bir hal alıyor
e-) bazı bölgeler yağlı olsa da bazı bölgeler gayet iyi
3- Cildiniz günün ortalarına doğru geldiğinde nasıl oluyor?

a-) Pul pul dökülen bir görüntü alıyor
b-) Her zaman taze ve tertemiz
c-) Bazı bölgelerde kırmızılıklar görüyorum
d-) Gayet parlak, ışıl ışıl resmen
e-) Sadece alın burun ve çene bölgem parlak, gerisini at çöpe gitsin
4- Hangi sıklıklı sivilcelerle karşılaşıyorsunuz?

a-) Allah'a şükür hiç karşılaşmıyorum
b-) Sadece (özel) günlerimde
c-) Arada bir tek tük
d-) Kahretsin, hiç gitmiyor ki
e-)Sadece alın burun ve çene bölgemde ara sıra oluyor
5- Cilt toniğinizi kullandıktan sonra nasıl bir cildinizde neler oluyor?

a-) Nedense sızlıyor
b-) Hiç bir sorun olmuyor
c-) Acır ve kaşınır
d-) Tazelik ve ferahlık bir hiisine kapılıyorum
e-) Bazı bölgelerimde ferahlama yaparken bazı bölgelerde kaşıntı yapıyor.
6- Gece kremini kullandıktan sonra cildiniz nasıl oluyor?

a-) Kendimi oldukça iyi hissediyorum
b-) Bir fark göremiyorum
c-) Bazen iyi oluyor bazen de kaşıntı oluyor
d-) Cildim yağlı görünüyor
e-) Alın burun ve çene bölgem iyi görünüyor.
Test Değerlendirmesi

Tüm bu sorulara verdiğiniz yanıtlara göre cilt tipiniz aşağıda bulumaktadır.

(a) ‘lar çoksa : KURU bir cildiniz var.
(b) ‘ler çoksa : NORMAL bir cildizi var.
(c) ‘ler çoksa : HASSAS bir cildizi var.
(d) ‘ler çoksa : YAĞLI bir cildizi var.
(e) ‘ler çoksa : KARMA bir cildizi var.

Cilt Hassasiyeti Nedenleri

ciltguzelligi
Cilt hassasiyetinin daha önce tüm cilt tiplerinde görülebilen bir durum olduğunu ve hassas cilt tipi ile alakalı bilgileri daha önceki makalemizde bahsetmiştik. Bu makalemizde cilt hassasiyetini arttıran, ortaya çıkaran faktörlerden bahsedeceğiz

Sigara, alkol, zorlu çalışma ve yaşam şartları, az uyku, içinde bulunan iklim faktörleri ve güneş ışınları gibi etkenler cildin dış yüzeyinin zayıflamasını, sinirsel rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Hassas ciltten kurtulmak veya engellemek için öncelikli olarak yukarıda adı geçen etkenlerden kurtulmak gerekir. Sonrasında hassas ciltler için üretilmiş olan cilt bakımı programları denenebilir. Cildinizin temizliğini yaparken deforme edici hareketlerden kaçınılmalı ve nazik olunması gerekmektedir. Haftada bir kere cildinizin kurumaması için nemlendirici maske yapılması uygundur. Banyo yaparken çok sıcak su kullanılmaktan kaçınılmalı kışın kaloriferin üzerine ıslak bez koymak faydalıdır. Bu şekilde havadaki nem miktarını arttıracaksınız.

Dış bakım olduğu gibi iç bakım da önemlidir. Cildin sağlıklı beslenmesi için gerekli olan vitamin ve minarellerin bulunduğu yiyecekler yenilmeli, kan dolaşımını kolaylaştıran papatya, ebegümeci ve anson çayları tüketilmelidir.

Son olarak aşağıda konusunda uzman bir doktor arkadaşımın maske tarifini anlatarak konuyu noktalamak istiyorum.

1 adet muz
1 tatlı kaşığı krem şanti

Muzu çatal ile iyice ezdikten sonra krem şanti üzerine ilave edilerek karıştırılır. Bu karışım temizlenmiş olan cilde sürülerek yaklaşık olarak 15 dk süre ile bekletilir ve yıkanır. Bu işlemi haftada bir kere denediğinizde cildiniz hafif bir şekilde toniklenmiş olur.

Özetle toparlamak gerekirse cilt hassasiyetinin sebepleri; Sigara ve alkol kullanımı, uykusuzluk, dış etkenler ve buna bağlı olarak zorlu çalışma ortamlaı, kullanmakta olduğunuz kozmetik ürünlerinden bazıları, güneş ışınlarına fazla maruz kalmak, kalıtım özelliklerine bağlı olarak bazı sinirsel rahatsızlıklarının olduğunu söyleyebiliriz.

11 Haziran 2014 Çarşamba

Güneş Lekelerinden Korunma Yolları

gunese-dikkat
Güneşin insan hayatı ve canlılığı için önemli bir kaynaktır. Etkilerini faydalarını saymakla bitiremeyeceğimiz güneşin biraz zararı da bulunmaktadır. Özellikle insan cildi için zararlarından bahsedeceğimiz bu makalemizi dikkatlice okumanızda fayda görüyorum.

Malum yaz aylarına bismillah dedik. Güneş ışınlarının etkisini her geçen gün daha da hissetmeye başlıyoruz. Yaz ayları tatil aylarıdır ve bu güneşe daha fazla maruz kalacağımıza işarettir. Güneşin cilt üzerine en büyük etkisinin cilt lekeleri olduğunu söyleyebilirim. Fazlaca güneş ışınlarına maruz kalmak cilt üzerinde lekelenmere davetiye çıkarmaktır.

Şimdi bu lekelerin tanımını yapalım;
Güneş lekeleri; cilt üzerinde farklı bir çok yerde oluşan, rengi açık kahve renginden koyusuna doğru değişik renklerde olabilen küçük lekelere denilmektedir. Güneşte fazla kalan çocuklarda, açık tenli insanlarda görülme olasılığı daha fazladır. Güneş lekelerinin oluşmasında en önemli etken, adının geçtiği gibi güneştir. Çünkü güneş cildin nemini alarak nemsizleşmesine ve kırışmasına neden olmaktadır.

Güneş Lekelerinden Korunma Yolları
Cilt lekelerinin oluşmasının nedenlerinden bahsettikten sonra şimdi güneş lekelerinden korunma yollarından bahsedelim. Bir kaç basit maddeye dikkat ederseniz, ömür boyut güneş lekelerinden korunmuş olacaksnız.

İlk önce fazla güneş ışınlarına maruz kalmamak gerekir. Eğer güneş altında kalmanız veya çalışmanız gerekirse en az 50 faktör güneş kremi kullanmanız gerekir. Bu durum tatillerinizde güneşlenmeler içinde geçerlidir. Denize veya suya girip çıktıktan sonra etkisini kaybedeceğinzden tekrar sürülmesi gerekir.
Güneşin en etkili olduğu saatler 12:00 - 15:00 saatleri arasıdır. Bu saatler mümkün olduğunda dışarı çıkılmamalıdır.
Elbiselerinizin açık renkli olması daha az güneş ışığı çekmenize neden olacaktır.
Mümkünse güneşten korunmak için şapka takabilirsiniz.
Çocukların ciltleri güneş ışınlarına karşı dayanıksızdır. Bu sebeple küçük çocukları doğrudan veya uzun süre güneşe maruz bırakmamak gerekir. Yüksek faktörlü güneş kremlerini çocuklarınız içinde mutlaka kullanın.

Eğer bu korunma tavsiyelerine rağmen güneş lekelerine yakalandıysanız üzülmenize gerek yok. Doğal ve bitkisel yöntemler ile güneş lekelerinden kurtulabilirsiniz.

Güneş Lekelerinden Kurtulma

gunese-dikkat
Güneş lekeleri güzel bir yaz tatili sonrası oluşabilen ve tatilcilerin canını en çok sıkan bir cilt rahatsızlığıdır.

Eğer sizde bu aksi olaya yakalandıysanız ve cildinizde güneş lekeleri olduysa aşağıda anlatacağımız tavsiye ile umarız bu sorundan kurtulursunuz. Fakat herşeyden önce yüksek faktörlü güneş kremleri kullanmanızı tavsiye ederiz.

Güneş Lekelerine Karşı Doğal Tavsiye

1 tatlı kaşığı kadar vaselin krem
1 tatlı kaşığı kadar kabartma tozu
Yeteri kadar yumurta kabuğu. Yumurta kabuklarını ezeren un ufak haline getirmeniz gerekmektedir.

Yapılışı

TÜm malzemeleri bir araya getirerek karıştırın. Sonrasında bu karışımı lekelerin olduğu bölgeye sürün. Yaklaşık olarak 30 dk süre ile ovarak kuruyan malzemeyi çıkarın ve bu bölgeyi yıkayın. Aradaki farkı göreceksiniz. Bu işlemleri gün aşırı bir kaç kere deneyin. Her denemede lekelerinden kurtulacaksınız.

Güneş Lekesi tedavi yöntemleri

Yukarıda bahsetmiş olduğum doğal tedavinin haricinde profesyonel yardım almak isterseniz aşağıdaki yöntemleri de deneyebilirsiniz. Bakalım bu yöntemler nelermiş;

Lazer tedavisi ile cilt lekelerinden kurtulma yöntemi: Laser son dönemlerde git gide gelişen ve kullanımı artan tedavi yöntemlerinden birisidir.
Kimyasal Piling İle Cilt Lekelerine Çözüm: Cilt üzerine uygulanan kremler yardımıyla derinin soyulması işlemi denebilir.Yeni deri çıkmasını sağlayarak lekelerin kaybolması sağlamaktır.
Işınla Tedavi: Bu yöntemde derinin üst katmanı ışın yardımı ile soyularak yeni deri çıkması sağlanmaktadır. Bu daha çok mevsimsel bir uygulamadır. Oluşan cilt lekeleri ve çatlak bağ dokusu hastalığı ile cildin soyulmasına tek başına bir yararı yoktur. Bağları onarıcı kremleri daha iyi emdirmek için ultrasonda uygulanması gerekmekteidir. Bu yöntem lekelerin üzerine küçük şiddetli ses dalgaları ile karnın içine gönderilir ve bilgisayar ekranında bu durum gözlemlenerek uygulanmaktadır. Uygulamada acı duyulmaz ancak işlem sonrası cilt üzerinde belki kızarmalar olabilir. Genel olarak 3 hafta süren seanslarda ortalama 7 seans olarak uygulanmaktadır. Bu işlem süresi yada seanslar problemli lekelere göre farklılık göstermektedir.
Kriyoterapi (dondurarak tedavi şekli): Bu dondurma işlemi ile alet cildin alt kısmına ince buz kristalleri iletierek daha sonra geri emerek uygulanır. Bu yöntem genel olarak cilt lekeleri için ayrıca çatlaklar ve ameliyat izleri, gebelik ve hamilelikde oluşan izler ile derinin damarlı görünümünün giderilmesinde kullanılır. Lekelerin yada izlerin üzerine uygulanır ve size acı hissi vermeden kolayca uygulanır. Fakat diğerinde olduğu gibi bundada biraz kızarmalar oluşabilmektedir. Bu işlem için ortalama olarak 2hafta seans yeterli olmaktadır. Tabi her zamanki gibi uygulanacak bölgeye göre değişimler gösterebilmektedir. En iyi sonucu size uzman doktorunuz söyleyecektir.

10 Haziran 2014 Salı

Ciltteki Kırmızı Lekeleri Geçiren Maske

ispanak-maskesi
Deri içerisinde bulunan damarlarının genişlemesinden dolayı kanın o bölgeye fazlaca toplanarak kırmızı renk vermesi olayıdır. Tıp dilinde deri deformasyonuna bağlı deri lezyonunu adı verilmektedir. Bu makalemizde bazı kişilerde sıklıkla görülen kırmızı lekelerin oluşmasından ve bitkisel tedavi yöntemlerinden bahsedeceğiz.

Ciltteki Kırmızı lekeler bazen doğuştan geleblmekte, bazen de sonradan ortaya çıkabilmektedir. Doğuştan gelen lekeler damarsal olmakla birlikte kalıtımsaldır. Bu lekelerden bir kısmı çocukluk döneminde kaybolurken bazıları da çocukla birlikte büyüyebilmektedir. Genelde gençlerde görülen ciltteki kırmızı lekeler önce tek bir adet olarak çıkar daha sonrasında hızla çoğalabilmektedir. Aşağıdaki bitkisel yöntemler sayesinde cildinizdeki kırmızı lekelerden kolaylıkla kurtulabilirsiniz.

1-Maske
Gerekli Malzemeler
1 adet salatalık
1 tutam kadar maydonoz
1 adet yumurtanın beyazı
bulabilirseniz 1 çiçek kadar gül yaprağı
5 adet mantar
son olarakta bir avuç kadar civanperçemi ve menekşe bitkisi

Yapılışı
Önce maydonoz ve salatalığı dilimleyin. Sonrasında içerisine kyılmış mantar ilave edilerek pişirin ve süzün. Süzme işlemine başlamadan hemen önce gül yaprakları eklemeyi unutmayın. Burada süzmüş olduğunuz su değil geri kalan posa dediğimiz karışım önemlidir. Geceleri yatmadan hemen önce kırmızı lekelerinizin olduğu yere sürebilirsiniz.

2-Maske
Mantar ve salatalığı ezin. Daha sonra bunlara civanperçemi ilave ederek krem yapana kadar karıştırın. Bulabilirseniz hindistan cevizi sütü de eklerseniz daha güzel olur. Sonrasında bu karışımı kırmızı lekelerinize sürünüz.

3.Maske
Salatalık, gül yaprağı ve maydonuzu birbiri ile karıştırarak iyice ezin. Krem haline getirmiş olduğunuz bu karışımı geceleri yatmadan önce kırmızı leke gördünüz bölgelere sürünüz.

4.Maske
Atkestanesi teker teker ezilere un haline getirilir. Sonrasında üzerine 1 tatlı kaşığı badem yağı eklenerek birbiri ile karıştırılır. Bu maskeyi kullanmadan önce yüzünüzü yıkayın kırmızı lekelerin olduğu yerlere sürerek 30 dakika süre ile bekleyin. Sonrasında ılık su ile yıkayabilirsiniz. Bu işleme devam 2 hafta devam ettiğinizde kırmızı lekelerin azaldığını göreceksiniz.

5 Haziran 2014 Perşembe

Cilt Gözeneklerini Sıkılaştırmak İçin Bitkisel Maske

cilt-sikilastirma

Gözenek Sıkılaştırma
Cilt gözenekleri ne kadar geniş olursa o kadar çok pislik toplar ve siyah noktalar başta olmak üzere bir çok soruna sebep olabilmektedir. Cilt bakımınıza ne kadar önem verirseniz verin, dışarından bakıldığında sizin bakımsız gibi görünmeniz gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Aslında cilt üzerindeki gözenekler sağlığımız açısından oldukça önemlidir. Onlar sayesinde derimiz solunum yapmakta, cilt altında bulunan yağ bezleri üretmiş olduğu yağlar cilt altında birikir ve yüzeyde kistlerin oluşmasına sebep olurdu. Tüm bunlar gözeneklerin önemini vurgulamaktadır.

Cilt gözenekleri neden genişler?
Cilt gözenekleri sıkılaştırma işlemini anlatmadan önce maddeler halinde gözeneklerin neden genişlediğini açıklayalım.

Cildi yağlı olan kişilerin gözenekleri daha açık olur, bu şekilde içerideki yağı ve solunum işlemini daha kolay yaparlar.
Tedavi maksatlı kullanılan ilaçlar cilt yüzeyinde yağlanmaya sebep olabilir ve bu da gözeneklerin genişlemesine sebep olur
Gözenek genişliği kalıtsal olabilmekte, anne ve babadan taşınan genler etkili olabilmektedir.
UV gibi ışınların da gözenek genişliğinde etkili olduğu saptanmıştır.

Cilt Gözeneklerini Daraltmak İçin

Yukarıda açıklamalarımızda da anlaşılacağı gibi cilt gözeneklerinin en büyük nedeni yağ üretimine bağlı bir durum olduğunu belirttik. Bu sebeple olayı çözmek için kökten yaklaşmalı ve yağ üretimini durdurmak yada normalize edip dengelemek gerekir. Yağlı ciltler her zaman için su miktarı az olan cilt tipleridir. Su bakaımında fakir olan hücrelerin ölümü ile doku yüzeyinde birikmeler olur. Bu sebeple cilt dış etkenlere karşı savunmasız olur ve zarar görür.

Bu sebeple herşeyden önce yağı dengeleyebilmek için eksik olan su miktarını arttırmamız gerekmektedir. Cilt bakımı için kullanılan kozmetik ürünlerinin su bazlı olması gerekmektedir. Hangi ürünü kullanmanız gerektiğini bilmiyorsanız mutlaka cilt doktorundan tavsiye almak gerekir.

İnsanların yaşları ile orantılı olarak ciltleri de değişime uğrayabilmektedir. 30 yaşında altında dediğimiz gençlik ve çocukluk döneminde cilt yüzeyinde kesik veya çizikler oldukça hızlı iyileşebilirken bu durum yaşlılık durumunda geç olabilmektedir. Tıpkı gözenekeler gibi... 30 yaşın altındaki kişilerin cilt gözenekleri çabuk kapanabilmektedir. Bu basit bir maske veya uygulama ile olabilirken, 30 yaşın üzerindeki kişilerde deri kalınlaştığından ötürü gözenekleri kapatmak daha zor olabilmektedir. Bu yaştan sonraki insanların ilk düşünmesi gereken gözenekleri komple kapatmak yerine daha da büyümelerini engellemeye çalışmaktadır.

Bitkisel Gözenek Sıkılaştırıcı Cilt Maskesi
1.Tavsiye

* 3 damla sirke
* Yeteri kadar limon suyu

Yukarıdaki 2 malzemeyi birbiri ile karıştırarak gözeneklerin geniş olduğu bölgeye uygulayın. Cildi hassas olanlarda hafif yanma hisse oluşacaktır. Bu kürü bir kaç hafta denediğinizde oluşan farkı göreceksiniz. Hassas ciltlerde yanma olursa demli çayı pamuk yardımıyla sürerek cildi rahatlatabilirsiniz. Sonrasında ılık suyla yüzünüzü yıkayınız.

2.Tavsiye
* Yaş maya
* Bir miktar süt
* karıştırmak için kase

Bu iki malzememizi kase içerisine iyice karıştırdıktan sonra özellikle duştan sonra genişleyen cilt gözeneklerine pamuk yardımıyla sürün. Biraz kokusu rahatsız edebilir. Sürdükten yaklaşık 10-15 dakika sonra cilt gözeneklerinizi incelemenizi tavsiye ediyoruz. Farkı göreceksiniz. Maske cildinizde 30 dakika kaldıktan sonra ılık suyla durulayın. Sonrasında su bazlı uygun bir nemlendirici ile nemlendirin. Haftada en az 1 kere bu maskeyi uygularsanız cilt gözenekleriniz daralacakır.

3. Tavsiye
* 1 şişe maden suyu
* 1 büyük limon
* buz kalıbı ve kap

Maden suyunu bir kabın içerisine döktükten sonra önceden suyun çıkardığımız limon suyunu ekleyerek karıştırıyoruz. Burada maden suyunun soğuk olmasına gerek yoktur. Hazırlamış olduğumuz bu karışımı buz kalıplarına dökerek buzluğa koyarak donmasını sağlıyoruz. Daha sonra her sabah güne başlarken ufak bir kalıp buz karışımını alarak cilt gözeneklerinin geniş olduğu bölgelerde dolaştırıyoruz. Biliyorsunuz ki gözenekler sıcakta genişler ve soğukta ufalır. Bu ufalma esnasında limon ve maden suyunun içerisindeki madensel ürünlerden faydalanarak kalıcı bir gözenek sıkılaştırma işlemi gerçekleştirmiş oluyoruz. Eğer hassas cildi olanlar varsa limon yerine maden suyu + elma sirkesini de kullanabilirler.

4. Tavsiye

* 2 yemek kaşığı yoğurt
* 2 yemek kaşığı un
* Yeteri kadar gül suyu

Tüm malzemeleri krem kıvamına gelene kadar karıştırıyoruz ve gözeneklerin geniş olduğu bölgelere uygulayarak 30 dakika süre ile bekletiyoruz. Sonrasında ılık su ile cildi duruluyoruz. Bu maskeyi haftada 1 kere uyguladığınızda gözeneklerin küçüldüğünü ve kapandığını göreceksiniz.

5. Tavsiye

* 1 adet aspirin
* 1 tatlı kaşığı kuru maya
* 1 tatlı kaşığı oksijenli su
* İsteğe göre biraz bal

Tüm malzemeleri bal hariç iyice karıştırın krem kıvamına kadar karıştırıyoruz. Yalnız asprini öncesinden iyice ezerek toz haline getirmeniz gerekiyor. Bu karışımı duş aldıktan sonra 30 dakika süre ile cilt yüzeyinde bekletin. Sonrasında önce ılık, sonrasında ise soğuk su ile yıkayın. Arzu eden olursa karışma biraz bal da ekleyebilir. Bal cildi sıkılaştırmanın haricinde vitamin ve minarel olarak ihtiyacı olanları karşılamak için fayda sağlamaktadır.

Toparlayıcı Yüz Maskesi

kil-maskesi
Cilt ve güzellik uzmanı Suna Dumankaya, bayanların faydalanması için yüzü toparlayan ve olduğundan daha da gerginleştiren bir maske paylaştı.Bu maskenin kullanılması ile cilt yavaş yavaş gerilmekte, yaşlılık belirtisi olan kırışıklardan kurtulmaktadır. Bu makalemizde bu toparlayıcı maskeye ait detayları sizlerle paylaşacağız.
Toparlayıcı yüz maskesi için gerekli malzemeler

* 2 kaşık beyaz kil
* 1 kaşık bal
* 1 kaşık soya yağı
* 1 kaşık ezilmiş yaban mersini

Gerekli malzemeleri temin ettikten sonra hepsini bir kap içerisinde karıştırın. Bu maddeleri karıştırdıktan sonra cildinizi ılıktan biraz sıcak su ile yıkıyoruz. Böylelikle cilt gözeneklerini açarak hazırlamış olduğumuz maskenin daha iyi etki etmesini sağlıyoruz. Temizlemiş olduğunuz cildinizi fazla kurulamadan hafif nemli bırakarak bu karışımı maske olarak uyguluyoruz.

Maskemiz yaklaşık olarak yarım saat süreyle yüzünüzde kaldıktan sonra ilk önce sıcak su ile yıkıyorsunuz. Maske artıklarından kurtulduktan sonra soğuk su ile yıkayarak bakım işlemimizi tamamlıyoruz. Kullanımı ve hazırlanması oldukça basit olan bu yüz toparlayıcı maskeyi dilediğiniz zaman ve sıklıkla yapabilirsiniz. Sonuç alana kadar devam…

4 Haziran 2014 Çarşamba

Salatalık Maskesi

salatalik-maskesi
Bu makalemizde cilt bakımı ve sağlığı üzerine mükemmel derecede önem arz eden salatalık ile doğal ve bitkisel maskeler hazırlamanın yöntemlerini inceleyeceğiz. Evde basit malzemeler ile yapacağınız kolay salatalık maskeleri ile cildiniz aradığınız sağlığa kavuşacak. Konunun sonunda Ebru Şallı'nın kendi salatalık tarifinin yapılışı ile ilgili videoyu da izlemenizi tavsiye ediyoruz.

1.Salatalık Maskesi
2 adet salatalık
1 kap yoğurt

Salatalıkları rendeleyerek ince ince kıydıktan sonra yoğurt ile iyice karıştırın. Yüzünüzde yaklaşık olarak 30 dakika süre ile bekletin. İlgili yerde 30 dk süre ile bekletildikten sonra ılık su yardımıyla yıkayarak gül suyu masaj yaparak yıkayabilirsiniz. Maskeyi uyguladıktan sonra parmaklarınızla cildinize dokunduğunuzda farkı hissedeceksiniz. Bu maske cildinizin daha parlak, berrak ve sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Uyarı: Salatalık cilt üzerindeki yağı emdiğinden dolayı eğer cildiniz kuru ise 2 çay kaşığı ay çiçek yağını eklemeyi ihmal etmeyin.

2.Salatalık Maskesi
Bu maskemiz diğer maskeden biraz daha teferruatlıdır.

1 adet orta boy salatalık
2 tatlı kaşığı elma sirkesi (Mümkünse doğal yapılanından)
2 tatlı kaşığı susam yağı (Yoksa Zeytinyağı da olabilir)
1 adet yumurta

İlk önce salatalığı soyunuz. Soymuş olduğunuz salatalığı bir mikser yardımıyla tıpkı patates püresi gibi olana kadar parçalayın. Sonrasında yukarıda saymış olduğumuz malzemelerin hepsini ekliyoruz. Yumurtanın sadece sarısı lazım olduğundan beyazından ayırınız. Bu şekilde tüm malzemeleri homojen olana kadar karıştırırak cilt kremi haline getiriyoruz. Cilt Maskesi olarak cildinize uygulayabilirsiniz. Yarım saat süre cildinizde kaldıktan sonra ılık su ile cildinizi yıkayabilirsiniz.

3.Salatalık Maskesi
1 adet salatalık
1 kahve fincanı pirinç unu
Yarım Fİncan elma suyu
1 yemek kaşığı saf zeytinyağı

Salatalığı ince ince rendeledikten sonra pirinç unu ile birlikte 10 dk süre ile pişiriniz. Bulamaç şekline gelen bu karışıma elma suyu ve zeytinyağını ilave ediniz. Homojen olana kadar karıştırdıktan sonra cildinize maske olarak uygulayın. Bu maske cildinizin parlak ve sağlıklı olmasını sağlayacaktır.

4.Salatalık Maskesi
Cilt kırışıklarına karşı süt ile salatalık maskesi oldukça iyi gelmektedir. Bunun için 1 adet salatalığı suyu çıkana kadar iyice eziniz. Daha sonra içerisine miktarını sizin belirleyeceğiniz kadar süt ilave ederek iyice karıştırın.Yüzünüzde 20 dakika süre beklettikten sonra ılık su ile yıkayınız. Bu maske ile cilt kırışıklarına elveda diyebilirsiniz.

Salatalık Maskesi Ne İşe Yarar?
Salatalık cilt bakımı ve temizliğinde adeta mucizevi bir rol oynamaktadır. Kabuğunda cilt için önemli mineraller ve vitaminler bulunmaktadır. Bu sebeple bir çok bitkisel maske ve cilt bakım kozmetik ürünlerinde sıkça kullanılmaktadır. Her türlü tüketimi ve kullanımı cilt için uygundur. İster maske olarak kullanın, isterseniz yemek olarak tüketin. Salatalık maskesi ile yüz ve boyun bölgelerinizdeki cildinizin daha canlı ve daha sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz.

Cilt Nemlendirici Maske Tarifi

ispanak-maskesi
Cildinizin soğuk havalarda kurumasından dolayı çatladığından daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Bu yazımızda ise kuruyan ciltlerin evde basit uygulamalar ile tekrar nasıl canlandırabileceğinizden ve bunu yaparken hangi maskelerden faydalanabileceğinizden bahsedeceğiz. Nemlendirici maskeler, kuruyan ciltleri derinlemesine işleyerek tekrar canlılık ve nem kazandırır. Her bir maskeyi haftada 1 kere uygulayabilirsiniz.

Kuru ciltlerin neme ihtiyacı vardır. Yağsız ve nemsiz ciltler zamanla çatlar ve kurur. Eğer yüzünüzü çok yıkıyorsanız, cilt üzerindeki az miktardaki yağı ve nemi de almış olursunuz. Bu sebeple kış aylarında cildinizi fazlaca yıkamanızı tavsiye etmiyoruz. Yüzünüzü yıkasanız bile havlu ile tamamen kurulamak yerine suyu alıp biraz nemli bırakmanız sizin tavsiyenize olacaktır.

1.Tarifemiz

Kuru ciltlerinizi nemlendirmek için şu karışımı kullanabilirsiniz. Bir adet yumurtanın sarısını, bir çorba kaşığı kadar süt ile karıştırın. Krem kıvamına gelene kadar karıştırın. Sonrasında yüzünüze veya kuruyan cilt bölgenize uygulayın. 20 dk süre ile bekledikten sonra ılık su ile yıkayabilirsiniz. Uygulama süresini haftafa 1 olarak ayarlayabilirsiniz. Bu karışımı neden kullanmalıyım diye sorarsanız, yumurta cildi beslemekte, süt ise cildi nemlendirerek sağlığına kavuşmasını sağlamaktadır.

2.Tarifemiz
Bir tatlı kaşığı yaş mayayı ve bir kaşık yoğurdu iyice karıştırdık sonra kuruyan cildinize uygulayın. 20 dakika süre ile cildinizde beklettikten sonra cildinizi durulayın.

3.Tarifemiz
Bir adet portakal kabuğunu ufak parçalar halinde varsa katı meyva sıkacağında, yoksa blender da çekerek suyunu çıkarmaya çalışın. Daha sonra bir kaşık yoğurt ve bir kaşık yulaf ile karıştırın. Eğer yoğurt bulamazsanız süt de kullanabilirsiniz. Krem kıvamına gelene kadar karıştırdığınız bu maskeyi yüzünüze uygulayın. Kuruduktan sonra ılık su ile yıkayabilirsiniz. Bu maske yardımıyla cildinizdeki kötü toksinlerden kurtulmuş ve cildiniz nemlenmiş olacaktır.

4.Tarifemiz
Bir adet armutun suyuna, bir kaşık yoğurt veya süt, bir kaşık yulafı ekleyerek yukarıdaki maske gibi hazırlayın. Armut suyu da tıpkı portakal kabukları gibi cildin sağlığına kavuşmasını sağlayacaktır.

Tüm bu maskelerin haricinde Ayçiçek yağı, fazla güneş altında kalan ve soğukta fazlaca beklemiş ciltleri korumakta ve tekrar sağlığına kavuşturmakta faydalıdır. Zeytinyağı da cildin yumuşamasında ve kötü toksinlerin atılmasında faydalıdır.

Ebru Şallı' nın Kuruyan Ciltleri Nemlendirmek İçin Tavsiye Maskesi
Gerekli Malzemeler;

Yarım muz, bir çay kaşığı kadar tereyağı ve bal. Maskeyi hazırlamadan önce bal ve tereyağı karıştırılır. Karıştırdıktan sonra muzu başka bir kapta iyice ezmeniz gerekmektedir. Daha sonrasında tüm malzemeler birbiri ile karıştırılır.

Maskenin Kullanımı
Hazırlamış olduğunuz bu karışma yumurta akını ilave ederek krem haline getiriyoruz ve peeling şeklinde yüze uyguluyoruz. Uygulamadan önce cildi yıkayarak temizlemenizde fayda vardır. Tüm yüz bölgesine gözler hariç maske şeklinde uyguluyoruz. 15 - 20 dk süre ile beklettik sonra ılık su ile cildi temizliyoruz. Hepsi bu kadar. Bu tarifi Ebru Şallının kendi ağzından dinlemek isterseniz aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

3 Haziran 2014 Salı

Siyah Noktalardan Kurtulmak İçin Maske

siyah-nokta
Siyah noktalar cilt üzerinde bulunan noktaları kir, yağ ve pislik gibi nedenlerde dolayı içi dolarak siyah nokta haline alması halidir. Genel itibari ile burun, elmacık kemiği ve alın çevresinde görülmektedir. Bu noktalardan kurtulmanın bilinen en kolay ve zahmetli yolu deriyi sıkarak gözeneğin içerisindeki pisliği dışarı çıkarma işlemidir. Fakat bu yöntem hem acı verir, hem derinin deforme olmasını sağlmaktadır. Bu sebeple acısız kolay ve basit bir şekilde siyah noktalardan kurtulmak için neler yapabiliriz, hangi yöntemleri kullanabiliriz bunlardan bahsedeceğiz.

Siyah Nokta Bantları
Tıbbi malzeme satılan yerlerden ve eczanelerde temin edebileceğiniz bu bant sayesinde siyah noktaların üzerine yapıştırarak bir süre sonra çıkardığınız siyah noktalarınız yeterince derin değilse çıkacaktır. Bu yöntem siyah noktalara karşı uygulanabilecek en basit yöntemdir. Eğer bu yöntem işe yaramazsa aşağıdaki yöntemleri deneyebilirsiniz.

Buhar Banyosu
Siyah noktalar zamanla katı bir hal aldığından dolayı buhar sayesinde yumuşatarak çıkmasını sağlayabilirsiniz. Yada aşağıda anlatacağımız işlemleri güzel bir sıcak banyodan sonra da gerçekleştirebilirsiniz.

Öneri 1:
Yarım su bardağı suyun içerisine 2 yemek kaşığı elma sirkesi ekleyerek kaynatın. Kaynamış olan bu karışımı bir kaba koyarak kucağınıza alın. Büyük bir örtüyü başınızın ve kabın üzerinde tutarak kaptan gelen buharı yüzünüze doğru gelmesini sağlayın. 15 dakika süre ile yapacağınız bu işlemden sonra yüzünüzü sabunlayın.

Öneri 2:
Kuru yulaf ezmesine sıcak su ilave ederek lapa haline getirilir. Lapa haline gelen bu karışımı maske şeklinde yüzünüze yayın. Bu maske ile cildinizdeki pisliklerden ve siyah noktalardan kurtulabilirsiniz.

Öneri 3:
Bu önerimizde yoğurt ve limon suyu ile siyah noktalarınızdan kurtulmanız mümkündür. Yapmanız gereken, 1 yemek kaşığı yoğurt içerisine 10 damla limon sıkıp karışıtırın. Karıştırdığınız bu karışımı siyan noktanın bulunduğu yerlere sürünüz.1 - 2 saat süre ile yüzünüzde bekledikten sonra yoğurt yüzünüzde kuruyacak ve ılık suyla yıkayın. Kuruyan yoğurt beraberinde siyah noktalarıda götürecektir.

Öneri 4:
Bu bitkisel cilt maskesi ile yukarıda önerilerin yetersiz kaldığı siyah noktalardan kurtulabilirsiniz. Bunun için gerekli malzemeler

1 tatlı kaşığı badem yağı
1 tatlı kaşığı limon suyu,
1 tatlı kaşığı bal
1.5 tatlı kaşığı kil

Bu malzemeleri birbiri ile karıştırarak siyah noktalarınızın bulunduğu bölgeye sürünüz ve 1 saat boyunca bekletiniz. Sonrasında ılık su ile yıkayınız.

Öneri 5:
Bu anlatacağımız öneri ise her evde bulunabilecek malzemelerle yapılabilen kolay bir maske. Bir kaşık yoğurt ile bir kaşık mısır ununu homojen olana kadar karıştırın. Bu karışımı yüzünüze uygulamadan önce yüzünüzü yıkayın ve hafif nemli iken bu karışımı siyah noktaların olduğu bölgeye sürerek 5 dakika boyunca ovalayın. Sonrasında 5 dakika süre ile yüzünüzde kurumasını bekleyin. Kuruduktan sonra yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Sonuçları görünce bize teşekkür edeceksiniz.

Öneri 6:
Çene ve burun bölgesindeki siyah noktalar için tarfimiz geliyor.

2 tatlı kaşığı süt
4 tatlı kaşığı mısır unu

Tüm bu malzemeleri birbiri ile karıştırarak siyah noktaların olduğu bölgeye tatbik ediyoruz. 20 dakika süre ile bekledikten sonra ovalayarak ılık su yardımıyla yüzümüzü temizliyoruz.

Öneri 7:

Yaş mayayı su ile krem olana kadar karıştırın. Hazır hale geldikten sonra siyah noktaların bulunduğu bölgeye tatbik ederek kuruyana kadar bekleyin. Sonrasında ılık su ile yüzünüzü yıkayın. Yüzünüzü yıkadıktan sonra su bazlı veya süt bazlı nemlendiriciler ile son bakımını yapın. Bu uygulamayı 1-2 hafta boyunca sürekli yaptığınızda siyah noktalardan kurtulmuş olacaksınız.

Derinliğe Göre Peeling Çeşitleri

peeling-nedir-peeling-nasıl-yapılır
Derinlik çeşidine göre peeling çeşitleri 3 gruba ayrılmaktadır. Bunlar;

* Yüzeysel peeling
* Orta derinlikteki peeling
* Derin peeling

Peelingin derinliği arttıkça etkisi de artar. Ancak bu işlem bazı riskleri de beraberinde getirir. Bu nedenle orta ve derin peeling mutlaka uzman kişiler tarafından yapılmalıdır.

1- Yüzeysel Peeling
Genelde kişisel bakım ürünlerinde karşımıza çıkar, içindeki granulier doğal veya kimyasal olabilir. Örneğin doğal içerik, inceltilmiş kayısı çekirdeği vs. olurken; sentetik içerik, slikon türevlerinden elde edilir, ince granüllü olanlar makbuldür. Çok şeffaf, ince ve akneli ciltlere uygulanmaz. Peelingdeki ince partiküller, dairesel masajla yumuşar ve içindeki nemi cilde verdiği gibi, yüzeydeki ölü hücreleri de çözer.

Bu ürünler, yağlı-karma ve yağlı ciltlere, haftada bir uygulandığında çok iyi sonuçlar verir. Temizlenmiş cilde -göz çevresi ve dudaklar hariç- sürülür. Ürün, eller ıslatılarak gayet yumuşak dairesel hareketlerle, kas yönünde cilde yayılır. Ardından bolca ılık su ile durulanır ve tonik sürülür. Bu işlemin sonucunda cilt, siyah noktalara veda ederek bir ton açılır. Kan dolaşımı hızlanır; cilt tazelenerek kadife gibi pürüzsüz bir hale gelir.

Yüzeysel peeling ajanlarının en önde gelenleri "hidroksi asitler"dir. (AHA, BHA; PHA AHA'lardan özellikle glikolik asit çok etkilidir. Meyve asitleri olan AHA'lar, doğal gıdaların içinde bulunan bir grup toksik olmayan asittir. AHA'lar, hafiften orta derinliğe kadar olan peelingler için kullanılır. 19701i yıllarda ilk olarak Eugene Van Scott'un saflaştırdığı hidroksiositlerin yeni bir buluş gibi gözükse de aslında Mısır medeniyetine dayanan köklü bir geçmişi vardır.

Kleopatra'nın dillere destan süt banyoları, güzellik kürleri, günümüz kozmetik teknolojisine temel teşkil etmiştir. Sonraki yıllarda ispanyol soylularının portakal posasını yüz maskesi olarak kullandıkları ve Macaristan kraliçesi Elizabeth'in, (19 yüzyıl) yüzünü kırmızı şarapla yıkadığı bilinir. Bu uygulamaların tümü, genelde içeriğinde hidroksiositler barındıran kozmetik ürünlerinin ilham kaynağı olarak karşımıza çıkar.

AHA'ların özelliklerini ve çeşitlerini tanımaya doğru rotamızı çizmeye başlayalım.

AHA'Lar ve Yararları
1) Hidroksiasitler, kozmetik piyasasında çok tutuldu. Parfümerilerden aldığımız kremlerden tutun da şampuanlara kadar uzanan geniş yelpazede hak ettikleri yeri aldılar. Şimdi, hidroksiasitlerin cilt üzerindeki yararlarını bir inceleyelim. Bakalım bu en değerli giysimize ne şekilde etki ediyorlar?

Bu asitler, akne tedavisinde önemli rol üstlenirler. Ne yazık ki, sivilceli ciltlerin gözenekleri üzerinde ölü hücreler tarafından tıkaç oluşur ve böylece akne sorunu ortağa çıkar, kendinde hidroasit bulunan ürünlerin etkisiyle; birbirine bağlı, yapışmış hücrelerin ayrılması sonucu, gözeneklerin açılarak temizlenmesi sağlanır. Birkaç hafta sonra da, cildin üzerindeki ölü hücrelerin düzenli dizilimi gerçekleşir. Pürüzler azalmaya başlar ve böylelikle cilt düzgün bir yapıya kavuşur.

AHA cildi soyarak hücre yenilenmesini hızlandırdığından, var olan ince kırışıklıklar azalır. Modern teknolojide "yumuşak kırışıklık yok edicisi" olarak kabul edilir.

(Kırışıklığın kenarında ölü hücre birikimi olduğu zaman, kırışıklıklar daha da belirginleşir.)

2) Hormonal dengesizlik sonucu ve düzensiz pigment birikimine yo do güneşe bağlı olarak üst deride ortaya çıkan lekeler, genelde bizleri huzursuz eder ve istenmezler. AHA'lı ürünler; cildin üstündeki hücre yapısını düzenleyerek, deriyi onarır ve nemlendiricinin daha iyi emilmesini sağlar. Bu arada renk salgısı olan melaninin aşırı üretimini baskılayarak lekeler üzerinde etkili olur. Çevresel faktörlerin cilde verdiği zararı giderir.

3) Kıl dönmesi adı verilen "psödofolikülitis barba", kılın folikülden çıkamaması sonucu oluşan bir cilt rahatsızlığıdır. Bu ürünlerin içinde bulunan glikolik asit, batan kıl proteininin kimyasal bağını çözerek, kılın düz büyümesini ve yüzeye ulaşmasını sağlar. Glikolik asidin temizleyici etkisi, foliküllerdeki tıkacın kalkmasına da yardımcı olur. Anormal aşırı ölü hücre atılımıyla seyreden hastalıklarda son derece yüksek su bağlama kapasitesi vardır.

4) Peeling etkisiyle cilt yüzeyinde soyulma sürdükçe, alt katmanlardaki hücreler soyulma sonucu atılan hücre ölçüsünde kolajen ve elastin lifleri üretmeye adeta zorlanır. Çünkü cildin nemini ve elastikiyetini sağlayan her iki lif de somyanın yayları gibidir. Ne kadar diri olurlarsa cilt de o kadar güçlenir.

5) Meyve asitleri, bugüne kadar sırrı çözülmeyen işlevleri sayesinde, hücrelerin daha kaliteli lipid üretmesine yardımcı oluyorlar.

AHA'lı ürünler kullanılırken ürünün içeriğindeki doz oranları önemlidir. % 35-70 oranındaki konsantrasyonları dermatologlar tarafından kullanılır. Ürünün Ph değerinin 3,5'u geçmemesi lazımdır. Tüketiminde ölçülü ve ihtiyatlı olmak gerekir. Tedavinin etkisi, kullanılan hidroksiasitlerin konsantrasyonuna ve formülün Ph değerine bağlı olarak değişir.

Glikolik asit içeren ürünler; ciltteki ölü hücreleri yok eden mikro parçacıklarla güçlendirilmiştir. Bu asidin güneşten koruyucu etkisinin işlevi tam olarak bilinememekle birlikte antioksidan etkisinin olduğu do düşünülüyor.

Alfa hidroksiasitleri
* Glikolik asit: Şeker kamışı
* Laktik asit: Süt, domates
* Malik asit: Elma

Beta hidroksiasitleri
* Solisilik asit: Huş ağacı
* Sitrik asit: Narenciye meyveleri

Poli hidroksiositleri de unutmayalım, ikinci jenerasyon meyve asitleridir. Diğer asitlerden farkı; uygulanma sonrası ciltte güneşe karşı hassasiyet oluşturmasıdır, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde tedaviye devam edilebilir. Yüksek düzeyde nemlendirme sağlar, antioksidan özelliği vardır.

Poli hidroksiasitler içinde ön sırayı "glokonakton" alır. Yüksek derecede nem sağlayan bir hücre besinidir, içeriğinde glukonik asidin "lakton" formu olan özel bir poli hidroksiasit bulunur. Esmer ciltlerde ve en hassas ciltlerde rahatça kullanılabilir. Güneş ışığına duyarlılığı arttırmaz; kaşıntı, kızarıklık ve tahrişe de neden olmaz. Cildin yaşlanma prosesini önlemeye yardımcı olur.

AHA'lar hangi durumlarda kullanılmaz?
* Egzama türlerinde kişilerde
* Yüzünde uçuk olanlarda
* Solaryum ve güneş ışınlarına maruz kalındığında.
* Uygulamadan önce makyaj atığı ve ter olduğunda.

2- Orta Derinlikteki Peelingler
Daha önce de belirttiğim gibi peelingin derinliği arttıkça, etkisi de artar. Ancak bu durum bazı riskleri de beraberinde getirir. Bundan dolayı orta ve derin peeling mutlaka uzman kişilerce uygulanmalıdır. Orta derinlikteki peelingler genel olarak, mavi peeling, jessner peeling ve T.C.A (trikloroasetikosit) diye adlandırılırlar.

T.C.A sadece doktorlar tarafından uygulanabilen en yaygın peeling çeşididir. Üst deri ve orta derinin üst tabakaları soyulur. Üst deri 5-7 gün içinde pul pul soyulur. Cilt tahriş olduğu için ancak 1-2 hafta içinde toparlanır. Bu peeling 6 ay kadar etkilidir.

Mavi peeling: Doktor Zein Oboji tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir.
Jessner peeling: Doktor Max Jessner kimyasal peelingle, düşük güçteki birkaç farklı ajanı karıştırarak yeni bir bileşim yapmıştır. Akne ve kırışık tedavisinde bazı dermatologlar tarafından kullanılmaktadır.

3-Derin Peeling
Derin peeling olan fenol peeling, kimyasal peelingin ağır bir çeşididir. Bu işlemden sonra yüz sargılanır ve cildin altı ay kodar güneşten korunması gerekir. Özellikle esmerlerde çok ihtiyatlı olunmalı. Kış mevsimi başlarken yapılması uygun olur. Son yıllarda, yan etkileri oldukça azaltılmış tamponlu fenol peeling uygulanmaktadır.

1 Haziran 2014 Pazar

Cildi Olumsuz Etkileyen Faktörler

sut-ile-cilt-sagliginizi-koruyun
Cildimizi ve güzelliğimizi etkileyen olumsuz faktörler bulunmaktadır. Bu faktörleri dış ve iç olmak üzere iki ana başlık altında bu yazımızda inceleyeceğiz. Öncelikle dış faktörlerden bahsedelim sonrasında iç faktörler ile yazımızı tamamlayacağız.

Cildi Etkileyen Dış Faktörler
Öncelikle cildimizi tüm vücudumuz açsından ele alalım. Bedeni saran deri, ayak tabanı ve ensede en kalın haliyle yer alırken, göz kapağı bölgesinde 0,5 mm gibi ince bir yapıdadır. Vücudumuzun diğer bölgelerine oranla daha ince ve bazen hassas olan yüz cildimizin giysisiz, çıplak olduğunu göz önüne aldığımızda şehir hayatının sebep olduğu milyonlarca olumsuz etkiye ne kadar çok maruz kaldığımızı anlamış olursunuz.

İşte size bunlardan bazıları:

* Araboların egzosları
* Fabrika bacalarından çıkan dumanlar
* Endüstriyel atıklar
* Evimizde yakıt olarak kullandığımız gazlar
* Çamaşır, bulaşık gibi temizliklerde kullanılan çeşitli deterjanlar
* Musluktan akan sulardaki kimyasallar
* Yüzme havuzlarını sağlıklı hale getirmek adına dökülen kimyasallar
* Zirai ve böcekler ile mücadele ilaçları

Tahminlere göre günümüzde, yaşamımızın farklı alanlarında 7 milyondan fazla kimyasal madde ile temas halindeyiz. Bu kimyasalların yaklaşık 50 bininden fazlası günlük hayatımızda iç içe yaşadığımız kimyasallar grubuna girmektedir.

Şimdi de cildimizi etkileyen diğer faktörlere bir bakalım:
* Toz ve kirler
* Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınları
* İnsan sağlığına zararlı bakteri ve virüsler
* Kapalı yerlerde ve bir çok kişinin bir arada olduğu ortamlarda kullanılan havalandırma sistemi
* Her gün kullandığımız içme suyunun sertliği
* Bilgisayar ve televizyondan yayılan zararlı ışınlar
* Cildin yapısındaki vitaminleri öldüren spot ve diğer lazer ışıkları

Peki bu dış faktörler cildimizi ne ölçüde etkiler?
Toz ve kir zerrecikleri, dumanlar ve gazlar, deride sıkça bulunan gözeneklere evlerin bacası misali hücum eder ve onları genişleterek yıpratır. Deri gözeneklerini yıpratan havadaki zararlı maddeler patojen bakterilerle birlikte cilt problemlerini ortaya çıkartırlar. Cildin estetiğini bozmalarının yanı sıra oksijen alımını da asgariye indirirler. Bu ise cildin sağlıksız olmasına ve kendini yenileyememesine neden olur.

Vücudumuz oksijen ihtiyacının dörtte üçünü ak ciğerlerimiz, dörtte birini de cildimizin üzerindeki gözenekler vasıtasıyla giderildiğini biliyor muydunuz? Bu demektir ki cildimizin üzerindeki gözeneklerimiz solunum faaliyetinde oynadığı rol ciğerlere oranla az olsa da önemlidir.

Tüm bedenimiz şeffaf folyo ile sarılsa, vücut solunum yapamadığı için 2 saat içinde ölürüz. Sakın denemeyin. İşte sizlere bu konuyla ilgili yaşanmış, üzücü bir olay: James Bond filmlerinden birinde, senaryo gereği artisti yaldızlı bir boyayla tüm vücudunu örtecek şekilde boyarlar. Fakat daha sonra boyayı çıkarmayı unuturlar ve bir süre sonra artist ölür. Gazetelerde de yer alan bu olay cildin solunumunun ne derece önemli olduğunu gözler önüne seriyor.

Cilt yaşlanması ile oksijen dengesi arasındaki ilişki kesinleşmiştir. Oksijen; hücre yenilenmesinin hızlanmasına ve dokuların dirilmesine yardım eder ve aynı zamanda hücrenin elektriksel sürecini de uyarır Oksijenin cilt üzerindeki yararı, Japonya'da yanık tedavisi gören bir hastanın oksijenle yapılan uygulama sonucu iyileşmesiyle kanıtlanmıştır

Buraya kadar yazdıklarımı özetlemek gerekirse; yukarıdaki saymış olduğumuz maddeler cilt gözeneklerini solunumu etkileyen faktörlerdir. Cildimiz akciğer kadar olmasa da vücut solunumunda oldukça önemli bir yer vardır. Bu sebeple cildimizin gözeneklerini sürekli açık tutmak için gereken tedbirleri almamız gerekir.

Cildi Etkileyen İç Faktörler
Şimdi de cildimizi etkileyen, iç organlarımızın sebep olduğu olumsuz faktörlere bir göz atalım. Sıkıntı, stres gibi ruhsal etkenler, vücuttaki hastalıklar, hormonların çalışma düzenindeki bozukluklar, yanlış alınan ilaçlar ve bunların yan etkileri, yetersiz ve dengesiz beslenme, hormonlu gıdalar, hatalı kozmetik ürünü kullanımının neden olduğu bozukluklar...

'Hücrelerin vampiri": Serbest radikaller. Saydığımız bu olumsuz faktörlerin içinde, hepimizin son günlerde sıkça duyduğu "serbest radikaller"de bulunuyor. Serbest radikaller kirli havada, sigara dumanında, bozulmuş gıdalarda, radyosyonda, bitki koruma ilaçlarında bulunan yüksek aktiviteye sahip bileşiklerdir.

Kirli hava ve UV ışınlarının birleşmesi ile çoğalan serbest radikaller, hücrelerimize saldırarak hücre zarının yapısı ve fonksiyonlarına zarar verip hücreleri tahrip ederler. Sonuçta derinin erken yaşlanması, kırışıklıklar ve pigment lekelerine neden olurlar.

Nasıl ki, dışarıdan insan vücuduna yabancı bir molekül veya zararlı bir mikroorganizma girdiğinde, savunma ile vazifeli vücudun askerleri olan antikorlarla korunma sağlanıyorsa; gıdalarda da dış tesirler sonucu meydana gelen, zararlı moleküllere karşı koymak üzere vazifelendirilmiş moleküller bulunmaktadır. İşte, hücrelerin fedakar koruyucusu olan bu savunma moleküllerine "antioksidan" adî verilir. Gıdalardaki antioksidanlardan hareketle modern teknoloji, doğada serbest radikalleri yok edici maddeler keşfetti.

Antioksıdonların yanı sıra serbest radikallere çeperleri ile karşı koyan hücrelerimizin sağlıklı olması için yeterli dozda A, C, E vitaminlerine ihtiyacı vardır. Bunun için dozları iyi ayarlanmış bu vitaminleri içinde bulunduran kozmetik ürünlerinin kullanılması gerekir. Çünkü bu saldırılara ilk önce cilt hücreleri maruz kalmaktadır.